bir ermeni olarak benim gözlemlediğim toplu halde gezmek, yalnız takılmaktan korkmak paydalarında buluşuyorlar.
bunu yaparken ülkücüler "teşkilat" kavramına başvururken kürtler ise "aşiret" kavramının arkasına sığınarak tek olmaktan çekiniyorlar.
ayrıca iki grupta da sürü psikolojisine uyma mantığı hakimdir ve düzensizce çoğalmayı severler. örneğin gazi üniversitesinde ülkücülerin hakimiyeti söz konusu iken şırnak hakkari gibi doğu illerinde kürtlerin yayılmacı mantığı hakimdir. aslında bu yönüyle iki taraf da emparyalizme hizmet etmektedir. bir ülkücü için milliyetçi türkçü olması yeterli çünkü ülkücü arkadaşını savunmak için onun dürüst olup olmaması önemli değil dava arkadaşımdır diyip savunma mantığı var. kürtlerde de öyle aşiretçilik kabilecilik yaparlar islamiyet öncesi arap medeniyetinin durumu gibi. bu topluluklar için nitelik önemli değil particilik ve hemşehricilik söz konusudur yani niceliğe bakarlar.
Kürt veya ülkücüyü tek başına avrupaya koy yaşayamaz. Bunlar toplu gezmeye alıştıkları için yabancı bir insana kendilerini ifade edebilirler mi o bile meçhul.. Vatandaş olma bilincinden uzaktırlar.
ayrıca iki görüşte de yobazlık ve çomarlık hakimdir. ülkücüler en dindar biziz diyip cuma namazına gittiği günün gecesinde alkol masası kurarlar. kürtçülerse doğuda her türlü kaçakçılık ve ne kadar bilimum illegal iş varsa yapıp terör örgütlerinin suyuna değirmen taşırlar bi de kürdistan kürdistan derler, kürdistan osmanlıda da vardı derler botan emirliği vs diyerek durumu savunmaya çalışırlar (osmanlıda kürdistan dediğin devlete bağlı ve sadık beylik gibi düşün öyleydi ve osmanlı zamanında senin kürt dedelerinin alnı secdeden kalkmazdı bölünmeyi aklının ucundan bile geçirmezdi)
ayrıca ülkücüler milletin karısı kızı açık giyiniyor diye millete ahlak satmaya kalkarlar ama yoldan mini etekli kız geçse ilk kendileri bakar (bu nasıl bir çelişki ise)
doğudaki kara cahil insanlar da kız çocuklarını okutmazlar (yeni yeni üniye gitmeye başladı kürt kızları) sofraya kadınları oturtmazlar ama aşiretten müslümanlıktan bahsederler tam bir cahiliye dönemi alışkanlıklarına rağmen. yalnız bu doğudaki ailelerin çocuklarına üzülüyorum ben en çok da... bu insanların hayatı cehennem olduğu yetmezmiş gibi bi de kızlarının hayatını zindana çeviriyorlar.
iki tarafın da olayları şiddetle çözmeye çalışmaları meşhurdur. Doğuda hala düğünlerde kafaya göre keleş meleş kullanıyorlar bi de kan davası vs diyerek kendi kız bacısını vs öldürüyor (e sen kız çocuğuna o kadar baskı uygularsan tabi kocaya kaçar o da) başlık parası vs dedikleri şeyse tamamen damat tarafını sömürmeye yöneliktir (damat aile mi kuracak borç yükünün altına mı girecek belli değil)
Aşiret düğünü vs dedikleri olaylarda gerçekleştirdikleri takı törenleri de tam anlamıyla israftır ve israf da harama girer. Bugün aşiret çocuğuyum diyerek passatla vs boş boş gezenlerin dedelerinin alnı Osmanlı zamanında secdeden kalkmazdı, bediüzzaman ömrünü hapislerde çürüttü. O düğünlerde harcanan parayla doğuda tanıdığı tanımadığı insanlara zekat verseler doğuda bi tane fakir kalmaz hatta modern binalar yapılsa Londra Paris gibi şehirler olur oralar abartmıyorum.