bugün

sözlük yazarlarının hikayeleri

Amerikanın new jersey eyaletin'in boonton kasabasında 1899 yılında doğdum, ilkokul ve ortaokul öğrenimimi orada tamamladıktan sonra, babamın bazı işleri yüzünden chicago eyaletine taşınmak zorunda kaldık. Görünen o ki liseye orada devam edecektim... Annem new jersey'deki komşularını çok özlüyordu fakat yeni hayatımıza da alışmaya çalışıyordu. Vaftiz babam peder juliano idi. Her pazar kilisesinde gospel müziklerini dinlediğimiz ve huzurla dolduğumuz peder juliano babamın da vaftiz babasıydı. Hatta bazı dedikodulara göre büyük büyük büyük dedemin de vaftiz babası yine peder juliano idi. Boonton kasabasından sonra taşındığımız chicago elbette hayatıma büyük yenilikler kattı. Üniverste okuyup ne yapacağım diyerek, çeşitli tanıdıklar vasıtasıyla chicago outfit adlı organizasyona katıldım. Sene 1940 yılına geldiğinde, ben de geride kalmayıp 1941 yılına geldiğimde bir sene fazladan geldiğimi fark etmemle birlikte ne yapacağımı şaşırmış hlade chicago sokaklarında kendimi içkiye vermiştim. işte o gecelerden birinde, gece saat 3:45 civarlarında kendimi aşağılık bir tren garında uyurken buldum. Etrafta benden başka kimse yoktu, delice yağan yağmur yüzünden sırılsıklam durumdaydım. Masmavi ve beyaza kesen şimşek gözlerimi kör edecek seviyediydi. Küçüklüğümden beri Sırtımda daima bir kaşıntı olurdu, bu kaşıntı tam o anda yine tutmuştu... Tam da bu sırada sırtımda beliren bir el ile irkildim. kafamı arkaya çevirmekten korkmuş bir şekilde, bu sırtımdaki el kimindir, kim var orada, diyerek bağırdım, Sırtımdaki elin sahibi ben lisedeyken hayatını kaybeden, vaftiz babam peder juliano'dan başkası değildi. Şaşkınlık içinde kekeleyerek, p.. pe. pedd.. peder ju... peder juull... diye sayıklarken, peder juliano arkasında geceyi aydınlatan şimşeklerin ve bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında olağanca heybetiyle sözümü keserek; "Horozun kalkıyor mu" dedi...

To be continued or not, who know...