Henüz çok küçüktü.
Okuldan eve dönen kız, kapının önünde bir şeylerin olduğunu hissetmiş gibiydi. O hissin ne olduğunu bilmiyordu ancak sanki bir şeyler vardı.
Sessizdi. Sessizdi ama gürültülüydü de.
Kapıyı çaldı.
Bekledi, bekledi.
Açılmadı.
Tekrardan çaldı.
Sonunda babası açmıştı.
Adam sinirliydi sanki, soğuktu, dingindi. Yüzü sararmıştı.
Neydi bu?
Kızının yüzüne bakmadan geri döndü.
Kız, içeri geçtiği gibi çantasını kapının hemen yanına bırakıp babasının ardından ilerledi.
Sordu, annesi neredeydi?
içeride bir yerdedir cevabını aldı adamdan. Kızının yüzüne bile bakmamıştı. Telefonuna bakarak söylemişti bunları. Alışıktı kız daha öncesinden. Sorun değildi.
Yalnızca bu, sorun değildi.
Küçüktü.
Koridordan geçerken banyonun kapısında kırmızı lekeler gördü.
Soluk Kahverengi renk, küçük küçük kırmızı renkle kirlenmişti.
Kurumuştu. Sarı ışığın altında güzel görünmüyorlardı. Kırmızı rengi severdi.
O günden sonra da sevemedi.
Küçüktü.
Koridorun hemen karşısındaki Odaya çarptı gözü, hemen oraya girdi, annesini gördü. Kadın, köşede, koltuğun hemen yanında, duvara sinmiş bir şekilde yere oturmuş boşluğa bakıyordu Sağ tarafa doğru.
Kız kalakaldı. Hemen yanına gitti ve ne olduğunu sordu ancak bir yanıt alamadı. Annesi kızının yüzüne bile bakmıyordu. Bir bileği kesikti Ancak kurumuş kandan görünmüyordu; Kan yavaşlamış, durmuş gibiydi. Çok derin değildi ancak uzun sayılırdı kesik. Hemen çaprazdaki Odaya geçip dolabın kapağını açıp en alt kısımdan bir kumaş parçası buldu ve geri dönüp Annesinin eline sardı. Acaba kızar mı diye düşündü içinden ancak sorun etmemişti.
Olmasındı.
Kız küçüktü.
Tut dedi.
Annesi kızına dönmedi bile.
Kız küçüktü.
Annesi kızına dönsündü.
Dönmedi.
Kız biraz daha oyalandı ve sonunda bir şey olmayacağından emin olup kalktı.
Banyoya gitti.
Jilet.
Kız, küçüktü.
Görmesindi.
Gördü.
Küçük elinin yüzük parmağının köşesine baktı.
Bir gün yanlışlıkla kesmişti sağ elinin parmağını.
Çok kanamıştı o gün eli, Annesine korkudan söyleyememiş soğuk suyun altında bekletmişti. Bir kumaş parçasını kesmiş gizlice eline sarıp düğümlemişti daha sonrasında. Bunu anımsadı küçük kız.
Hiçbir şey anlamıyordu. Ev çok sakindi ama savaş alanı gibiydi! Kız savaş alanında donakalmıştı sanki.
Annesi bileğini kesmişti.
Ama Yaşıyordu, bunun için içi rahatlamıştı.
O kızın, Yıllar sonra bunları hatırladığında içinin rahatlamasına yandı canı. Sağ elinin yüzük parmağına baktı kız teker teker hatırlarken geçmişi. iz küçülmüş ve soluk bir renk almıştı ancak Kız için büyüktü.
Kız unutsundu.
Kız, unutamadı.
Geçmişte kısılı kaldı.
Jileti küçük çöp kovasına attı.
Bir havluyla kapıya yakın olan kanları sildi.
Kız yapmasındı, silmesindi. Banyo demir kokuyordu. Nefes almasındı.
Yapmıştı. Nefeste alıyordu.
Annesinin yanına gitti.
Korkuyu iliklerine kadar hissetmişti.
Kız ağlayamadı.
Ağlasındı.
Ağladı.
Ne oldu anne dedi sessizce, fısıldayarak belki de. Bu kısmı hatırlayamıyordu.
Annesi bir şeyler söyledi. Anlamamıştı.
ileride, biraz daha büyümüş olduğunda hafızasını zorladı ancak o kısmı yine hatırlayamadı. Belli başlı şeyler vardı ancak kesik kesikti her şey.
Kesik kesik.
Kankahverengi. Kanyeşil. Kankesik. Kangeçmiş.
Kız küçüktü.
Annesinin yanına oturdu. Bekledi. Annesi uyuyakaldı. Ne yapacağını bilmediği için yalnızca beklemişti bir şey olmasından korkar hâlde. Bir şey olsa düzeltebilecekmiş gibi bekledi. Beklemişti.
Bunlar olduktan sonra nasıl toparlanmışlardı? Bu olaydan sonraki günlerde ne olmuştu? Babasıyla konuşmuş muydu o gün?
Hatırlayamadı.
O yeşil koltuğu bile hatırladı ama bunu hatırlayamadı.
Geçmişte anlamlandıramadığı bir şeyin daha karşılığını öğrenmişti.