Coğrayamızda yaşayan yaklaşık 20 milyon kürt vatandaşımız olduğunu, kürtçe yayın yapan bir devlet televizyonu olduğunu da düşünürsek neden tepki ile karşılandığını anlamak zor.
Bence okullarda eğitimi verilmesi gerekir. Ama öncelikle kürtçe dersi verecek birilerinin de olması lazım. Belki Kürtoloji fakülteleri kurulmalı. Kurulduysa kimse kusura bakmasın.
Ayrıca bu da yetmez. Aynı topraklarda yaşadığımız milyonlarca alevinin dini konusunda da bilgi sahibi olmak isterdim. Böylece kafasına göre yakıştırma yapamaz insanlar.
Ama tabi birçoklarına göre bunlar varlığını tehdit olarak algılanacak. Amerikalıların paskalyasını, cadılar bayramını, noelini takip ederler ve kutlarlar hatta ama nevruz dendi mi insanların gözleri döner. Bizler için yaratılmış suni düşmanlarla çarpışıyoruz.
Kendi gündemimizde olmayan, o ana denk farkında bile olmadığımız düşmanlıkları sahipleniyoruz. Nevruz buna güzel bir örnektir. Yıllarca bu eziyet haline geldi güneydoğudaki insanlar için. Hatta onlar da bu yüzden olması gerekenden daha çok sahiplendi. Devlet kendi eliyle bir direniş sembolüne dönüştürdü. Joplanmalar, yasaklar, gaz sıkmalar, şiddet Gezi'den çok önce nevruz kutlamalarında vardı. Sonra birden bire devlet nevruz'u sahiplendi. Kutlamalar sanki yıllardır bizde de yapılıyormuş gibi etkinlikler düzenlendi. Aslında nevruz gerçekten de sadece kürtlere ait bir kutlama değil. Özellikle azerbaycan, iran, turkmenistan, kırgızistan, özbekistan gibi ülkelerde baharın gelişini kutlamak için yapılan çok eski bir gelenek. Neyse, serbest bırakılınca bir iki gerginlikten sonra kimseye bir şey olmadığı görüldü. Ülke falan bölünmüyor, bayrak inmiyor, ezan susmuyordu nevruz kutlanınca.
Farklı etnik birklikteliklerimiz ve onların kültürel miraslarının bizim için bir zenginlik olduğunu gördüğümüz zaman huzura kavuşacağız.