Rastgele bir şarkı açmış. Yaşadıkları aklına gelmiş, dibe indikçe indiğini fark etmiş. Kimi zaman kendisinden nefret etmiş kimi zaman da bir başkasından. bir fotoğraf karesinde yaşadığını bilirmiş, bilirmiş ama duyuramamış hiçbir şeyi. Hani bir fotoğraf vardır; o fotoğraflar gibi doğruca karşısındakine bakarmış, samimiyetsizce ancak. Ama en azından bakarmış. Merak etmiş ve kendisine bir soru yöneltmiş:
Nerede bıraktım kendimi?
Bir gün bir camı kırmış o. Kendisini kurtarabilmek için bileklerine saplamış. Yıllar sonra olayın geçtiği eve taşınan kişi bir mektup bulmuş ve okumuş onu.
`Böyle gitmemeliydim, biraz oturmalıydım yanımda, bir kimseyle oturduğum kadar oturmam gerekirdi. Ağlamamam gerekiyor. Ama nafile ya her defasında daha da berbat ettim her şeyi. Bir aynam var kendimi saatlerce izlediğim. Her gün ağlarken, çıldırırken ve daha nice kötü şeyleri yaparken kendimi, kendime daha da çok acındırdığım bir ayna.
Rastgele bir şarkı açtım şimdi. Yaşadıklarım aklıma geldi, dibe indikçe indiğimi fark ettim. Kimi zaman kendimden nefret etmiş kimi zaman da bir başkasından. bir fotoğraf karesinde yaşadığımı da bilirim, bilirim ama duyuramam da hiçbir şeyi. Hani bir fotoğraf vardır; o fotoğraflar gibi doğruca karşıma bakarım hep. samimiyetsizce ancak, ve merak etme ben de nefret ederim kendimden. Ama en azından bakarım. Merak ettim bir şeyi,
Nerede bıraktım ben kendimi? Karar verdim bazı şeyler için şimdi. Beni tanımasan da üzerimden yıllar geçtikten sonra bu eve geleceğini de biliyordum. Bunu yazıyorum çünkü tek mirasım bu ve saklamanı istiyorum. Kimse anlamadı beni. Senin de anlamanı beklemem ama olur da ya saklarsan eğer, seninle bir gün karşılaşacağımıza söz verebilirim. Neden söz verdiğimi sorma, bunu yapmayacağını biliyorum. Tam yanımda bir ayna var. Aynaya arada bakıp buraya bunları yazıyorum. Bir kahve lekesi var köşede, bilerek yaptım. hani 40 yıl hatırları olur diye. içmemiş de olsak içmiş gibi olalım diye. Aynayı paramparça ettim kendimi özgürleştirebilmek için. Kırıldığında kendimi ölmüş gibi hissettim. Ama ölmediğimi biliyorum ve herkes gibi yaşayan ölüyüm de demeyeceğim. Benden çalınan gülüşleri bulmaya gideceğim bileklerimi keserek. Birisi söylemişti her şeyimin orada olduğunu. Bunları okudun şimdi, benim mirasım senin oldu. ilk kahvemi de seninle içtim ve ayrıca benden sonra ilk defa sen o evde yaşamaya başladın. Farklı insanlarız ama yaşadığım şeyleri sana veriyorum tam şimdi.`
O an evin yeni sahibi o mektubun sahibinin yalan söylemiş olmasını istemediği için saklamayacağım dedi ve eski yerine bıraktı. O an fark etti, o yıllarca cilt cilt kitap okumuştu belki ama ilk defa bir hayat okuduğunu fark etmişti. Kitapları okumayı bıraktı ve sadece o hayatı okudu, her gün başka bir kitabı okurmuş gibi.