Köyde olsak bu saate yatma hazırlığına girişmiştik.
Sivrisinek saldırısına uğramayalım diye cibindirik * kuruyorduk.
Belki bir ihtimal uyumadan önce içilen son çaylar ve yanında bizzat bahçeden toplanmış karpuz kavun yeniyor olabilirdi.
Gece karanlığına cırcır böceklerinin sesleri eşlik ederdi, onları dinlerdim. Serin serin eserdi rüzgar.
Ha demeden normal dört duvar içinde uyumazdık, çardakta uyurduk.
Temiz, açık havada.
Gerçi hoş siz çardak da bilemezsiniz, belediye bankı gibi bir şey sanarsınız.
Evin salon büyüklüğünde ve hatta salon işlevinde ahşap balkonu diye betimleyebilirim sanırım.
Özellikle Adana'nın Kuzey ilçelerindeki tüm köylerde yaygındır. Ve kimse evin betonarme ya da taş kısmında oturmaz yatmaz, çardak varken..