bugün

savcı kiraz katledilirken barolar neredeydi

Kuduz kızıl top çetesine yine talimat gelmiş. Hani bazıları ad hominemle itibarsızlaştırmaya çalıştırdıkları Ulusalcı Atatürkçü insanlara 'aktroll' ya da 'yeşil top' iftirası atıyor ya...

Büyük ihtimalle gerçeklerin üstünü kapatmak için bu başlıkta da buna şahit olacağız.

Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay'ın fetö denilen ouroboros çocuklarından önce yargıda başlattığı ilk kadrolaşma olan mezhepçi tahakküm sonucu insanların ayrıştırılması, kutuplaştırılması olayının, bugünlerde bizlere bu şekilde huzur kaçıracak görüntüler olarak bir sonuç olarak döndüğünü bize unutturmaya çalışıyorlar bazıları.

Çünkü kendileri gibi alzheimer derecesinde unutkan, yani balık hafızalı diye tabir ettiğimiz insanlardan oluştuğunu sanıyorlar herkesin.

Sizler o yürüyüşe katılan baro başkanlarının içinde Kılıçdaroğlu'nun 'YPG Terör örgütü değildir!' dediği YPG'ye karşı bir harekat başlattığımızda bu harekatı kınayan insanların olduğunu da bilmiyorsunuzdur.

Hatta şehit savcımız mehmet selim kiraz'ın isminin verildiği adliyenin kapısından her gün giren ve şuan yürüyüşte olan istanbul barosu başkanı mehmet durakoğlu'nun, dhkp-c'nin sanatsal propaganda ve militan devşirme kolu grup yorum teröristleri ibrahim gökçek ve helin bölek için söylediği sözleri de hatırlatmak istiyorum...

kendisi aynen 'müzik yapmak istiyorlardı, öldürdüler.' gibi bir cümle kurdu onların hakkında ve de buna dair görüntüleri bu yazımda görmek sizler için mümkün.

Şimdi onların istemediği vatan-millet sevdalısı metin feyzioğlu'nun, savcımızın şehit edildiği gün, savcımızın eşinin elini tutarak, 'kurtulacak, kurtaracağız.' dediği an gözlerindeki o ifadeyi bilmeyen insanlara söylemek istediğim, anlatmak istediğim bir şeyler var...

Öncelikle gerçekten çok yazık. Baştan sona aynı şeyleri yazıyorum ama okuyacak olan insanlarda okumuyor sanırım. Sonra da 'sürekli aynı şeyleri yazan yazar' oluyorum lakin bilmediğiniz şey benimde yeterli zamanım yok ve burada başlığa uyuyorsa ve bazı gerçekleri açıklıyorsa bunları yazmam gerekli.

Bu polis müdahalesinin gerçekleştiği yürüyüş, büyük bir kısmı bilinçli bir şekilde taraflı ve küçük bir kısmı manipüle edilen temiz yürekli insanların katıldığı bir yürüyüştür.

lakin bu yürüyüşün nedenini ve arka planını bilmeyen vatandaşlarımızı yine her fırsatta olduğu gibi manipüle etmeye çalışanlar işbaşında anladığım kadarıyla.

neden mi söz ediyorum?

biraz uzun olacak ama şöyle açıklayayım...

ülkemizde seyfi oktay ve mehmet moğultay zamanında, yargıda mezhepçi bir kadrolaşma, alevi tahakkümü başlamıştı.

ben de bir savcının oğlu olarak bu durumdan oldukça mağdur oldum çünkü babam türkçü olduğu ve oruç tuttuğu için tayini hep şırnak, van, hakkari gibi bölgelere çıkarken alevi arkadaşları istanbul, izmir, ankara dışında yerinden kıpırdamıyordu...

ayrıca bu kemal kılıçdaroğlu'nun kankası olan mehmet moğultay'ın bir ara çalışma bakanıyken işçi emeklilerine maaşlarını geciktirmesi olayı vardı ramazan-kurban bayramlarında ve açıklaması direkt "kurbanlık alırsınız diye ödeme yok" olurdu.

görsel
görsel
görsel
görsel

kendisinin yargıda mezhepçi alevi tahakkümü ve kadrolaşmasını başlattığına ve kendi mezhebi dışında herkesi kadro dışı bıraktığına inanmıyorsanız lütfen bu yollayacağım aşağıdaki video'yu izleyin.

https://www.youtube.com/watch?v=7DPxEJxD8jM

ne diyor kendisi?

"eskiden sınavlar olurdu. sınavların yapılacağı tarih kimseye bildirilmezdi. bilinmedik gazetelerde ilanlar yapılırdı. örgütün sınava girmesini sağlıyoruz! yanlış mı yapıyoruz!"

"yapılacak en akıllı hareket kendi devr-i iktidarında örgütleneceksin... kadrolaşacaksın ve bu kadrolar günün birinde gelecek, büyüyecek ve sizin yolunuzu açacak!"

"bu örgüte kadro vermeyecekler, kime verecekler? mhp'ye mi verecekler?"

arkadaşlar örgüt dediği kim?

örgüt dediği shp.

shp aslında neydi bilir misiniz peki? hiç merak ettiniz mi? hani hep diyoruz ya, shp'leşen chp diye...

ya da shp'lileşen chp diye... her neyse.

shp aslında mezhep odaklı bir parti olup, sadece belli bir mezhebe tabi olanların etrafında toplandığı bir parti olmuştu zaman içerisinde.

ayrıca başka bir konuşmasında "örgütteki bizden olan chp'lileri almayıpta, ülkücüleri mi alalım, sünni şeriatçıları mı alalım?" demişti.

şimdi bu nasıl oluyor yahu diyeceksiniz biliyorum.

zaman içerisinde shp darbe sonrası chp'nin içinde filizlenip, bu mezhepçi anlayışıyla kök salmıştır.

bugün bunun en somut kanıtı kemal kılıçdaroğlu, canan kaftancıoğlu, eren erdem, sera kadıgil, sezgin tanrıkulu, veli ağbaba, barış yarkadaş, şerdil dara odabaşı gibi ve sayamayacağım pek çok ismin chp'nin en yüksek mevkilerinde yer almasıdır.

ayrıca bu olay tarihimize yargıda ilk ve en büyük haksız, hukuksuz kadrolaşma olarak geçmiştir.

hala da etkisinden kurtulamadık görüldüğü üzere ne yazık ki...

aslında şuan hala seyfi oktay ve mehmet moğultay'ın adamları ırkını, mezhebini gizleyerek ve atatürkçülük maskesi altında ülkenin huzurunu kaçırarak, tamamiyle siyasi olarak taraflı bir biçimde insanları ayrıştırıyor, kutuplaştırıyor ve sizin tertemiz duygularınızla oynayarak ülkede hak-hukuk olmadığına dair söylemlerle manipüle ediyor herhalde.

ayrıca diyanet işleri başkanı ali erbaş'ın kur'an'da eşcinsellikle ilgili geçen yasaklayıcı cümleleri söylediği an büyük bir kısmı alevi vatandaşlarımızdan oluşan ankara barosu'nun halkı diyanet'e karşı kışkırtması olayı da buna dayandırılıyor bilir kişiler tarafından.

ha bu arada, hüsoyeka'nın içindeki 7 kişiden 5'i alevi kökenlidir. bunun haricinde devlet sırlarını açığa çıkaran eren erdem ve terör sempatizanı selehattin demirtaş'a 50.000 tl'yi tazminat olarak devlete ödetecek kararı veren ayeme'nin başındaki isim de zamanında mehmet moğultay ve seyfi oktay'ın çok sevdiği bir adamdır. Bir şekilde yükseklere gelmiş bir isimdir.

(bkz: yargıda alevi tahakkümü/#43255242)

(bkz: mehmet moğultay/#43256117)

ayrıca metin feyzioğlu'na da gereksiz yere fazlasıyla yükleniyorlar bu sizleri manipüle etmeye çalışan insanlar ve bu benim sinirimi oldukça bozuyor açıkcası.

çünkü kendisi turhan feyzioğlu gibi atatürkçülüğü özüne kadar doğru anlamış ve yaşamış olan eşsiz bir dedenin eşsiz bir torunudur.

kendisi de aynı dedesi gibi ulu önder atatürk'ün izlerinden gitmekte ve ilkelerine son derece uymaktadır.

hayatı fetö ouroboros çocuğu yılanlarıyla mücadeleyle geçmiş ve de bunun üstüne o yılanın zehrine panzehir bulunduktan sonra yargıdaki öteki mezhepçi tahakkümü bitirmeye ant içmiş bir isimdir.

yani uzun lafı kısası anlayacağınız, fetö denilen ouroboros çocuğu yılanlara panzehir bulduk ama şu an çok daha büyük bir yılanın başını ezmeye çalışıyor birileri. hüsoyeka ve ayeme hala bu mezhepçi tahakkümü dayatan düşüncenin elinde diye mi yoksa?