bugün

ağrı şiiri

Tanpınar "Ağrı" şiirini değerlendirirken "Ağrı için yazdığı büyük manzumede belki de asıl istediği şeye, geniş dil ve aydınlığa kavuştu" diyerek Dıranas' ın bu şiirde sanatının doruğuna ulaştığını teyit eder.

Dıranas vezin ve kafiyeye önem veren bir şairidir. Vezin ve kafiye şiiri doğuran iki ana unsurdur. Ağrı şiirinde kafiyelerin cümleye tesir ettikleri açık bir şekilde gözükür. Şair çok defa şiir cümlelerini kafiyeden hareketle kurar.
Ağrı şiiri baştan sona 12 heceli mısra yapısına sahiptir. Bu kalıp Türk şiir geleneğinde yoktur. Mısraların kendi içinde düzenli olarak aynı sayıda hecelere bölünmesi, yeknesak bir ritim doğurur. Cumhuriyet devrinde Cahit Sıtkı ve Tanpınar bu yeknesaklığı kırmak için sabit durakları kaldırmışlar, mısradan mısraya değişen duraklar kullanmışlardır. Dıranas 12'li heceyi kullanmakla Türk okuyucusunun alışkanlıklarını kıran yeni bir ritim oluşturmuştur.

Cahit Sıtkı gibi Dıranas da Nazım Hikmet tesiriyle serbest vezin veya vezinsiz, kafiyesiz şiir akımının hakim olmaya başladığı bir dönemde yazar.

Tercih ettiği birim, mısra veya beyit değil, cümledir. Dıranas' ın şiirlerinde cümle, servet-i fünuncularda olduğu gibi vezin ve kafiye ile savaşır ve çoğu defa onlara üstünlük sağlar. Türk şiir geleneğinde, şiiri nesir cümlesine yaklaştıran geniş cümle ve anjanbman (şiirde cümlelerin bir dize veya beyitte bitmeyip diğer dize, beyit veya bendlere kayması) yoktur. Fikret, bu cümle şeklini Fransız edebiyatından almıştır. Dıranas' ın da Fransız şairlerini örnek tutmuş olması muhtemeldir.
Ağrı şiirinde kelime ve ifade tekrarlarından doğan dil musikisinden çok hitabet edası hakimdir.

Dıranas, şiirinde kafiyeye bağlı olmakla beraber, yeknesak, basmakalıp kafiye kullanmamaya çalışır. Şiirlerinde kullandığı kelimeler içinde bulunan seslerle bir iç ahenk oluşturur.

Şiire mana bakımından bütün olarak Ağrı Dağı' nın yücelik ve ihtişamı ile şairin içinde duyduğu beşeri zaaf, şüphe, günah, boşluk duygusu arasındaki tezat hakimdir. Şiirde çok zengin bir çağrışımlar sistemi vardır.

Şiirin anafikirlerinden biri Ağrı Dağı' nın uyandırdığı yücelik ve "tanrısallık" tır. Daha ilk mısrada kullanılan "secdeye kapandım" kelimeleri, bu duyguyu dile getirir. Şemsettin Sami "secde" kelimesini şu şekilde açıklar:"namazda ve makam-ı tazim ve ubudiyette(kulluk) eğilip yüzünü yere sürme, yere kapanma". Ağrı şiirinde Dıranas bu manayı tabiata uyguluyor. Bu suretle, onda Tanrıya has bir özellik buluyor.

Şiirde hastalık kavramını ifade eden pek çok kelime ve imaj vardır. Ağrı şiiri bütünü ile bir kurtuluşun, içten dışa, insandan tabiata, sonsuzluğa ve Tanrı' ya, karanlıktan aydınlığa gidişin bir ifadesidir.
Dıranas' ın şiirinde tasvir ettiği "şüphe" daha ziyade felsefi bir mana taşır. O "iman" ın zıddıdır. Ağrı Dağı ile karşılaşan, onun telkin ettiği duygu ile sonsuza ve "tanrısala" ulaşan şair, kendisini hayat boyu rahatsız eden "şüphe" den kurtuluyor.

Dıranas' ın şiirinde, içi dışla ifade eden istiareler önemli yer tutar. Dıranas mısralarını kafiyelerine göre yaratır. Mısralarında önemli bir motif daha vardır: insanlık. Birinci parçada kendi içi ile dışı karşılaştıran şair, ikinci parçada çevreye geçer. Üçüncü parçada artık, şahsi ben unutulmuş, onun yerini "biz" veya "insanlık" almıştır. Şiirin dördüncü kısmında şair yeniden tabiata, hayata ve sevgiye döner. Üçüncü kısım ölüm ile biterken dördüncü kısım neşe, hareket ve güzellikle başlar. Şiirin dördüncü kısmında "çağrışımlar ağı" kelime, mısra ve cümle örgüsü daha karmaşıktır.
Dıranas' ın şiirlerinde dikkati çeken özelliklerden biri, gerek kısımdan kısıma geçerken, gerek her kısmın kendi içinde ani dönüşlerdir. Bunlar şiire bir hareketlilik ve zenginlik kazandırır.