bugün

serbest piyasa

politik iktisat konusuna yeni yeni eğiliyorum. yaklaşık 7-8 aydır okuyorum. bundan önce uzun zaman iktisattan uzak durmuş daha ziyade politik tarih ile ilgileniyordum. yani uzmanı olduğum bir alan değil politik ekonomi. o yüzden biraz daha temkinle okuyabilirsiniz dediklerimi.

başlıktaki serbest piyasa denen şey üzerine konuşulacaksa yeni yeni okuduklarım arasında özellikle karl polanyi'yi mutlaka anmam gerekiyor. tek kitabı olan great trasformation eseri tam anlamıyla 1950'li yılların planlamacı iktisat ruhunu yansıtıyor iktisadi olarak. politik olarak da aynı şekilde tarih anlaşıyla braudel'e yaklaşıyor. burada artık savaş sonrası avrupasının ciddi bir eleştirisi ve muhasebesi var. artık güçten düşmeye başlayan ve bir tarafta abd diğer taraftan sovyetlere karşı gerileyen avrupa için artık birlik çağrıları var. bu siyasal denklemde avrupa'nın dayandığı liberalizminin de bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor. avrupalılar artık daha çok iktisadı tarih ile ilişkili olarak düşünmeye yöneliyorlar. polanyi bu ruhu yansıtıyor. zaten kendisi de kurumsalcı iktisadın öncülerinden.

şimdi polanyi aslında adam smith eleştirisi ile başlıyor. onun serbest piyasa düzenini eleştiriyor. bunu yaparken de antropojik verilere dayanıyor. zaten polanyi iktisatçı diye bilinir ama daha ziyade antropologdur. neyse, smith'in insana içkin olarak gördüğü kar etme güdüsünün aslında olmadığını ve daha da öte onun bahsettiği piyasa ile günümüz piyasa diye tabir edilen şeyin de aynı olmadığını söylüyor. gerçekten de her şeyi bir kenara bırakıp "piyasa nedir?" diye soruyor. bu gerçekten de günümüzde anladığımız şekliyle soyut bir kavram değildir adam smith'te. çünkü onun devrinde gerçekten de insanlar market denen somut yerlere giderler alış verişi yaparlar ve gerçekten de ürünler burada fiyatlanır. bunun için "ürünün fiyatını piyasa belirler" anlayışı doğar. gerçekten de polanyi'ye göre pazar, şehrin merkeziydi. 18. yüzyılda mesela. şehir denen şey de aslında o coğrafi bölgenin kıymetli yeri olduğu için oranın korunması gerekliliğinden doğmuştu. bugün böyle değil. artık sosyal ve iktisadi hayat son derece karmakarışık. şehirler de eskisi gibi değil. aynı terminoloji ile düşünürsek her mahallede bile 20 tane süpermarket olduğu oluyor. dolayısıyla tanım icabı olarak bile bugün piyasayı yeniden tanımlamamız gerekiyor, onu tekrar formüle etmemiz gerekiyor. işte polanyi bu gibi yerlerden kalkıyor.

şimdilik kitap hakkında söyleyebileceğim bu kadar zira polanyi'nin kitabını henüz bitiremedim. çünkü ingilizcesi gerçekten çok ağır. türkçe'ye benim de bir zamanlar öğrencisi olduğum ayşe buğra hoca büyük dönüşüm adıyla çevirmişti. ona da bakmak gerekebilir. kendi çevirdiği kitap olmasına rağmen orijinalinden okumamızı istediği için ben de orijinaline yöneldim. ama çok yavaş ilerliyor maalesef.