istanbul çok kötü ya, çok iğrenç. Çok kalabalık, aman çok karışık diye uzayabilir. Ama istanbul’da doğup büyümüş, istanbul’un dokusunda ergenliğini geçirmiş, her şeyin ilkini orada yaşamış biri için, istanbul öyle güzeldir ki... Evet çok değişti. Beyoğlu eski Beyoğlu değil. istiklal’de artık tuhaf tuhaf insanlar yürüyor. ilk gençliğiniz, anılarınız, aşklarınız hepsi yitip gitti. Kent, dönüştü. Hatta yağmalandı. Kadıköy, Taksim’den kaçanlarla dolu. Beşiktaş keza öyle. Cihangir, eski Cihangir değil. Tüm bunları yazarken öyle üzülerek ve özleyerek yazıyorum ki... Değişti, dönüştü, parçalandı, tuhaflaştı. Ama her sokağında sizi kucaklayan bir yanı hâlâ var. Tüm karışıklığına, karmaşasına rağmen, tüm şehirlerden farkı mutlaka var. Hayallerin, umutların, acıların, varoluşun ve aynı zamanda yok oluşun kenti olacak her zaman...