bugün
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- allah yerine hızır'dan yardım istemek10
- erkek çocuk için isim önerileri13
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması11
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor10
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek32
- keki kabarmayan sözlük kızı22
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay15
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı28
- anın görüntüsü11
- düşün ki o bunu okuyor17
- galatasaray13
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni19
- deniz gezmiş16
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- durduk yere tribe giren erkek18
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi11
- iğrenç bir his tarif et26
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak9
- beybi leydi13
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- icardi190510
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- nervio13
- bir türlü ısınmayan ayaklar11
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz12
- sözlük kızlarının saç rengi18
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- en yaşlı özelliğiniz9
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
op. dr. aytekin ertuğrul tespiti, 90'lı yıllardan itibaren konu aralıklarla bazı makalelerde tartışılmışta. kaldıki ömrü cephelerde geçen mustafa kemal atatürk, daha önce pek çok defa sıtma tedavisi görmüş. sıtma hastalığınıysa ilk defa 1896 yılında askeri okulda kapmış (bkz: manastır askeri idadisi).
"Atatürk’ümüzün sıtmadan öldüğü kesindir. Ancak konu tartışılmakta ve yapılan yanlışta ısrar edilerek yaratılmış olan karmaşa devam ettirilmektedir. Bu yanlışın devamında ısrarlı olanlara rağmen artık Türk milleti Atatürk’ün alkolik sirozdan değil de sıtmadan öldüğüne dair belge, delil ve yayınlara kavuşmuştur"
op. dr. aytekin ertuğrul.
"Atatürk Kurtuluş Savaşı yıllarında hiç içki içmemiştir. içki içtiği zaman bile hareketleri ve konuşma düzeni hiç bozulmamış, fikir ve düşüncelerini gayet sağlıklı bir biçimde ortaya koymuştur. Bu gözlemler bırakınız Atatürk’ün siroz olacak kadar içmesini, sarhoş olacak kadar bile içki içmediğini gösterir...'
Prof. Dr. Necip Berksan.
DELiLLERiMiZi SIRALAYALIM
Daha önemlisi Atatürk sıtma sirozu olmasına karşın alkolik siroz diye yanlış teşhis konulduğundan tedavisi de eksik ve yanlış yapılmıştır. Basit bir splenektomi (dalağın çıkarılması) uygulanmamıştır. Karındaki sıvıyı boşaltmak amacıyla günümüzde hiç geçerliği olmayan salyrgan (civalı diüretik) kullanılması insani ürküten bir uygulamadır. Artık uygulamadan kalkmıştır.
Atatürk o sırada isviçre’de buluna manevi kızı Afet inan’a yazdığı mektupta aynen şöyle diyordu: 'Vaziyetim şudur, Yanlış görüş ve hükümler sebebiyle hastalığım durmamış ilerlemiştir.' Önce Atatürk’ün sıtmadan öldüğüne dair delillerimizi tekrar sıralayalım. Bu konuda en yetkili ve güvenilir kaynak Prof. Dr. Bedii Şehsuvaroğlu’nun kitabıdır. (1)
Adı geçen kitaba göre Atatürk iki defa sıtma geçirmiştir. Samsun’a çıktığı zaman da sıtma nedeni ile intaniye Uzmanı Tbp. Bnb. Refik Saydam tarafından tedavi edilmekte idi. 3 Ağustos 1938 tarihinde Atatürk’e aşağıdaki doktorların katılımı ile büyük ve önemli bir muayene ve konsültasyon yapılmıştır. Konsültasyon Heyeti: Dr. Bergaman, Dr. Epinger, Dr. Neşet Ömer irdelp, Dr. Nihat Reşat, Dr. M. Kemal Öke, Dr. Mehmet Kamil, Dr. Süreyya Hidayet, Dr. Abramaya ve Dr. Akil Muhtar. Yapılan konsültasyon özeti aşağıdadır.
'Atatürk’te asit yapmış siroz hali bulunduğu bunun nedeninin evvelce iki defa geçirdiği sıtmanın etkisinin ve payının bulunmadığının söylenemeyeceği, Hastanın ateşinin yüksekliğinin aynı hastalığın varlığı ile izah edilebileceği, Karaciğerin kosta (göğüs kafesinin alt kenarı) kenarlarını geçtiği dalağının büyük olduğu tespit edilerek aşağıdaki tedavi önerilmiş ve uygulanmıştır.'
Karındaki, asit salyrgan şırıngaları ile giderilmeye çalışılacaktır.
2-3 defadan sonra karından ponksiyon yapılacaktır.
3- Ateş için piramidon verilecektir.
4- Kinin tedavisi yapılabilecektir
5- Hafif müsekkin ilaçlar verilecektir.
6- B vitamini verilecektir.
Bu tespitler Atatürk’ümüzde mevcut olan sirozun daha evvel geçirdiği sıtma ile ilgili olduğu hususunda bir tereddüt bulunmadığını göstermektedir. Bu nedenle de kinin tedavisi uygulanmıştır. Atatürk için 1937-38 yılları içinde istanbul eczanesinden 42 kutu kinin alındığı belgelenmiştir. (2)
3 Ağustos 1938’de sıtma sirozu olan bir insanın 3 ay bir hafta sonra alkolik siroz olması mümkün değildir. Ayrıca dalağın büyük oluşu da kesinlikle alkolik siroza uygunluk göstermediği gibi alkolik sirozun olmadığının bir delilidir.
BiLiM KABUL ETMEMEKTEDiR
Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu Güncel Gastroenteroloji dergisinin 1997 Ekim sayısında aynen şunları yazmaktadır: 'Türk halkı Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk’ün alkole bağlı siroz hastalığından öldüğünü bilir. Çünkü sirozun alkolden olduğuna inanır. Oysa bunun doğru olmadığı bu günkü bilgilerimize göre ortaya çıkmıştır...'
Bilim, Atatürk’ün ölümcül hastalığının alkolik siroz olabileceğini kabul etmemektedir.
GATA’da uzun yıllar Halk Sağlığı Kürsüsü Başkanlığı yapmış olan Prof. Dr. Necip Berksan aynen şöyle demektedir: 'Atatürk Kurtuluş Savaşı yıllarında hiç içki içmemiştir. içki içtiği zaman bile hareketleri ve konuşma düzeni hiç bozulmamış, fikir ve düşüncelerini gayet sağlıklı bir biçimde ortaya koymuştur. Bu gözlemler bırakınız Atatürk’ün siroz olacak kadar içmesini, sarhoş olacak kadar bile içki içmediğini gösterir...' (4)
Dr. Eren Akçiçek, Atatürk’ün Sağlığı, Hastalıkları ve Ölümü adlı kitabında (3) Atatürk’ün sağlık takvimini yayımlamıştır. Bu takvime göre konumuzu ilgilendiren saptamalar şöyledir.
• 1896 Manastır Askeri idadisine(ortaokuluna girişi ve sıtmaya yakalanması)
• 20-22 Eylül 1915 sıtmadan yatması
• 28 Ağustos 1918 Nablus’ta sıtmanın nüksetmesi.
• 20 Eylül 1919 Atatürk’ün Sivas’ta sıtmasının nüksetmesi.
OKUL KiTAPLARINDAN ÇIKARILMALI
Görülüyor ki Atatürk’ün birden fazla sıtma geçirdiği konusunda da bir tartışma yoktur. 3 Ağustos 1938 günü bu hususu teyit ederek tedavi uygulanan Atatürk’ümüze 10 Kasım günü alkolik siroz demek ne bilimsel bir karardır ne de insafla, akılla, mantıkla bağdaşır bir karardır. Atatürk’ün ölüm raporunu imzalayan yabancı ve Türk doktorlarının 3 Ağustos konsültasyonunu yapanlar aynı kişilerdir. (1) Bir istisna ise Dr. Asım Arar’dır. 10 Kasım ölüm raporunda imzası vardır. 3 Ağustos’taki raporda imzası yoktur.
Atatürk, Türk ve Dünya tarihinde önemli bir devir açmıştır. Bu nedenle bu büyük insanın karşıtları ülkeler, devletler ve dahildeki işbirlikçilerinin Atatürk’ün ölümünün sıtmadan ileri gelmesine karşın alkole bağlanmasıyla manevi kişiliğinin zedelenmesini amaçladıklarını söylemek, akıldışı bir sav değildir. Tam aksine aklın ve bilimsel düşüncenin bir sonucudur. Artık bu yanlışı okul kitaplarından da acilen çıkarmak Türk Hükümeti ve TBMM için kaçınılması mümkün olmayan bir görevdir.
Atatürk sıtmadan öldüğü halde alkolik sirozdan öldü diye tarihe gerçek dışı not düşen dahili ve harici bedhahlardan, bu yanlışı okul kitaplarından çıkarmayanlardan Türk milletinin hesap sormakla mükellef bulunduğu asla unutulmamalıdır.
KAYNAKÇA
1- Prof. Dr. Bedii Şehsuvaroğlu: Atatürk’ün Sağlık Hayatı. Hür Yayınları 1981- istanbul (Milli Kütüphane 1981-AD-1175) S. 26 ve 42
2- Ogün Deli: Agoni: Lazer Ofset Yayınları. Ankara 2004
3- Dr. Eren Akçiçek: Atatürk’ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü. izmir Güven Kitapevi 2005
4-Kuva-yi Milliyede Yeni Ufuklar. Kasım -Aralık 1998- 277. Sayı
5-Birlik Dergisi: TESUD Genel Merkezi yayın organı"
http://www.cumhuriyet.com...olumcul_hastaligi....html
"Atatürk’ümüzün sıtmadan öldüğü kesindir. Ancak konu tartışılmakta ve yapılan yanlışta ısrar edilerek yaratılmış olan karmaşa devam ettirilmektedir. Bu yanlışın devamında ısrarlı olanlara rağmen artık Türk milleti Atatürk’ün alkolik sirozdan değil de sıtmadan öldüğüne dair belge, delil ve yayınlara kavuşmuştur"
op. dr. aytekin ertuğrul.
"Atatürk Kurtuluş Savaşı yıllarında hiç içki içmemiştir. içki içtiği zaman bile hareketleri ve konuşma düzeni hiç bozulmamış, fikir ve düşüncelerini gayet sağlıklı bir biçimde ortaya koymuştur. Bu gözlemler bırakınız Atatürk’ün siroz olacak kadar içmesini, sarhoş olacak kadar bile içki içmediğini gösterir...'
Prof. Dr. Necip Berksan.
DELiLLERiMiZi SIRALAYALIM
Daha önemlisi Atatürk sıtma sirozu olmasına karşın alkolik siroz diye yanlış teşhis konulduğundan tedavisi de eksik ve yanlış yapılmıştır. Basit bir splenektomi (dalağın çıkarılması) uygulanmamıştır. Karındaki sıvıyı boşaltmak amacıyla günümüzde hiç geçerliği olmayan salyrgan (civalı diüretik) kullanılması insani ürküten bir uygulamadır. Artık uygulamadan kalkmıştır.
Atatürk o sırada isviçre’de buluna manevi kızı Afet inan’a yazdığı mektupta aynen şöyle diyordu: 'Vaziyetim şudur, Yanlış görüş ve hükümler sebebiyle hastalığım durmamış ilerlemiştir.' Önce Atatürk’ün sıtmadan öldüğüne dair delillerimizi tekrar sıralayalım. Bu konuda en yetkili ve güvenilir kaynak Prof. Dr. Bedii Şehsuvaroğlu’nun kitabıdır. (1)
Adı geçen kitaba göre Atatürk iki defa sıtma geçirmiştir. Samsun’a çıktığı zaman da sıtma nedeni ile intaniye Uzmanı Tbp. Bnb. Refik Saydam tarafından tedavi edilmekte idi. 3 Ağustos 1938 tarihinde Atatürk’e aşağıdaki doktorların katılımı ile büyük ve önemli bir muayene ve konsültasyon yapılmıştır. Konsültasyon Heyeti: Dr. Bergaman, Dr. Epinger, Dr. Neşet Ömer irdelp, Dr. Nihat Reşat, Dr. M. Kemal Öke, Dr. Mehmet Kamil, Dr. Süreyya Hidayet, Dr. Abramaya ve Dr. Akil Muhtar. Yapılan konsültasyon özeti aşağıdadır.
'Atatürk’te asit yapmış siroz hali bulunduğu bunun nedeninin evvelce iki defa geçirdiği sıtmanın etkisinin ve payının bulunmadığının söylenemeyeceği, Hastanın ateşinin yüksekliğinin aynı hastalığın varlığı ile izah edilebileceği, Karaciğerin kosta (göğüs kafesinin alt kenarı) kenarlarını geçtiği dalağının büyük olduğu tespit edilerek aşağıdaki tedavi önerilmiş ve uygulanmıştır.'
Karındaki, asit salyrgan şırıngaları ile giderilmeye çalışılacaktır.
2-3 defadan sonra karından ponksiyon yapılacaktır.
3- Ateş için piramidon verilecektir.
4- Kinin tedavisi yapılabilecektir
5- Hafif müsekkin ilaçlar verilecektir.
6- B vitamini verilecektir.
Bu tespitler Atatürk’ümüzde mevcut olan sirozun daha evvel geçirdiği sıtma ile ilgili olduğu hususunda bir tereddüt bulunmadığını göstermektedir. Bu nedenle de kinin tedavisi uygulanmıştır. Atatürk için 1937-38 yılları içinde istanbul eczanesinden 42 kutu kinin alındığı belgelenmiştir. (2)
3 Ağustos 1938’de sıtma sirozu olan bir insanın 3 ay bir hafta sonra alkolik siroz olması mümkün değildir. Ayrıca dalağın büyük oluşu da kesinlikle alkolik siroza uygunluk göstermediği gibi alkolik sirozun olmadığının bir delilidir.
BiLiM KABUL ETMEMEKTEDiR
Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu Güncel Gastroenteroloji dergisinin 1997 Ekim sayısında aynen şunları yazmaktadır: 'Türk halkı Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk’ün alkole bağlı siroz hastalığından öldüğünü bilir. Çünkü sirozun alkolden olduğuna inanır. Oysa bunun doğru olmadığı bu günkü bilgilerimize göre ortaya çıkmıştır...'
Bilim, Atatürk’ün ölümcül hastalığının alkolik siroz olabileceğini kabul etmemektedir.
GATA’da uzun yıllar Halk Sağlığı Kürsüsü Başkanlığı yapmış olan Prof. Dr. Necip Berksan aynen şöyle demektedir: 'Atatürk Kurtuluş Savaşı yıllarında hiç içki içmemiştir. içki içtiği zaman bile hareketleri ve konuşma düzeni hiç bozulmamış, fikir ve düşüncelerini gayet sağlıklı bir biçimde ortaya koymuştur. Bu gözlemler bırakınız Atatürk’ün siroz olacak kadar içmesini, sarhoş olacak kadar bile içki içmediğini gösterir...' (4)
Dr. Eren Akçiçek, Atatürk’ün Sağlığı, Hastalıkları ve Ölümü adlı kitabında (3) Atatürk’ün sağlık takvimini yayımlamıştır. Bu takvime göre konumuzu ilgilendiren saptamalar şöyledir.
• 1896 Manastır Askeri idadisine(ortaokuluna girişi ve sıtmaya yakalanması)
• 20-22 Eylül 1915 sıtmadan yatması
• 28 Ağustos 1918 Nablus’ta sıtmanın nüksetmesi.
• 20 Eylül 1919 Atatürk’ün Sivas’ta sıtmasının nüksetmesi.
OKUL KiTAPLARINDAN ÇIKARILMALI
Görülüyor ki Atatürk’ün birden fazla sıtma geçirdiği konusunda da bir tartışma yoktur. 3 Ağustos 1938 günü bu hususu teyit ederek tedavi uygulanan Atatürk’ümüze 10 Kasım günü alkolik siroz demek ne bilimsel bir karardır ne de insafla, akılla, mantıkla bağdaşır bir karardır. Atatürk’ün ölüm raporunu imzalayan yabancı ve Türk doktorlarının 3 Ağustos konsültasyonunu yapanlar aynı kişilerdir. (1) Bir istisna ise Dr. Asım Arar’dır. 10 Kasım ölüm raporunda imzası vardır. 3 Ağustos’taki raporda imzası yoktur.
Atatürk, Türk ve Dünya tarihinde önemli bir devir açmıştır. Bu nedenle bu büyük insanın karşıtları ülkeler, devletler ve dahildeki işbirlikçilerinin Atatürk’ün ölümünün sıtmadan ileri gelmesine karşın alkole bağlanmasıyla manevi kişiliğinin zedelenmesini amaçladıklarını söylemek, akıldışı bir sav değildir. Tam aksine aklın ve bilimsel düşüncenin bir sonucudur. Artık bu yanlışı okul kitaplarından da acilen çıkarmak Türk Hükümeti ve TBMM için kaçınılması mümkün olmayan bir görevdir.
Atatürk sıtmadan öldüğü halde alkolik sirozdan öldü diye tarihe gerçek dışı not düşen dahili ve harici bedhahlardan, bu yanlışı okul kitaplarından çıkarmayanlardan Türk milletinin hesap sormakla mükellef bulunduğu asla unutulmamalıdır.
KAYNAKÇA
1- Prof. Dr. Bedii Şehsuvaroğlu: Atatürk’ün Sağlık Hayatı. Hür Yayınları 1981- istanbul (Milli Kütüphane 1981-AD-1175) S. 26 ve 42
2- Ogün Deli: Agoni: Lazer Ofset Yayınları. Ankara 2004
3- Dr. Eren Akçiçek: Atatürk’ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü. izmir Güven Kitapevi 2005
4-Kuva-yi Milliyede Yeni Ufuklar. Kasım -Aralık 1998- 277. Sayı
5-Birlik Dergisi: TESUD Genel Merkezi yayın organı"
http://www.cumhuriyet.com...olumcul_hastaligi....html
güncel Önemli Başlıklar