ikinci dünya savaşı

almanya için bu denli felaketle bitmeyebilirdi. çokça yapılan stratejik hatalar ve bilhassa sırf yalaka olduğu için görev verilen mareşal wilhelm keitel, mareşal göring gibi adamların beceriksizlikleri, orduda hitler'in şahsî makamına itiraz gelmesini engellemek için oluşturduğu karmaşık ve bölünmüş bürokrasi bu sonucu getirmiştir.

1943'ten sonra artık almanların savaşı kazanma ihtimalinin kalmadığı doğrdur; zira doğu cephesinde uğranan bozgun, afrika'dan atılma, italya'ya çıkan müttefik ordusu ve mussolini rejiminin çöküşü, amerika birleşik devletlerinin savaşa girişi ve can havliyle girişilen kursk muharebesinin kaybedilmesi neticesinde, artık almanya'nın ve mihver ittifakının savaşı kazanması mümkün değildi. burada almanya müttefiklerle komünizme karşı barış yapmak ve tüm gücüyle doğu cephesine yüklenmek zorundaydı fakat hitler gibi uzlaşılması imkansız bir düşünceyle normal birisi için bu başvurulamaz bir yoldu. müttefiklerin ''kayıtsız şartsız teslim'' sloganı, komünizme karşı ortak müttefik olacak almanya için işlemezdi; general patton'ın da bu düşüncede olduğu biliniyor. fakat hitler, bu yola başvurmadı ve bu yola girerken oldukça büyük stratejik/askeri hatalar yaptı. hitler, 1939'dan sonra durmasını bilseydi veya amerika birleşik devletlerine harp ilan etmeseydi, bugün bu savaştan karlı bir anlaşmayla çıkması, alman birliğini gerçekleştirmesi, ekonomi ve askeri olarak dünyanın bugüne kadarki bir numaralı devletlerinden bir tanesi olması işten bile değildi, o kadar acı da yaşanmamış olurdu.

iktidara gelip sınırsız yetkileri ele alan hitler, versay anlaşmasını hükümsüz kılmak için çok çabaladı; çekoslovakya'yı ilhak etti, ren'e asker yerleştirdi, mevcudu tahdid edilmiş ordusunu birkaç katına kadar güçlendirdi, avusturya ile bir çeşit referandum ile birleşti ve bunları sadece diplomatik metotlarla yaptı. sıcak savaşa girmeden tüm dünya devletlerine emellerini kabul ettirdi. alman milli birliğini sağlamak için tek bir adım kalmıştı, o da danzig'i ve doğu prusya'yı birleştirmekti. bunu da sıcak çatışma yoluyla yapmaktan başka çare yoktu. fakat hitler, burada dursaydı, yani bir dünya savaşına yol açmasaydı, dünyada nefret edilen birisi olmayacaktı. fransa'da, britanya'da, rusya'da, latin amerika'da; romanya, macaristan, ispanya, portekiz gibi pek çok yerde hitler hayranları ve nasyonal sosyalistler vardı; anti semitizm dünya genelinde yaygındı. ingiltere kralı edward, ünlü amerikalı havacı albay charles lindbergh dahi nasyonal sosyalizme sempati duyuyordu, hatta kralın nazi selamı verdiği bile fotoğraflanmıştır. lakin alman diktatörü, britanya ve fransa'dan çekinmedi. fransa'yı kolayca ilhak edip sonra britanya'ya yükleneceğini düşündü; onu düşürdükten sonra kavgam'da ifade ettiği gibi aryan ırkın temsilcisi cermenler için hayat sahası elde etmek uğruna doğunun bereketli topraklarına gidecekti; petrol havzalarını, verimli tarım arazilerini ele geçirecek, stalin'e yüklenip işini bitirecek, sonra da bu bölgeye almanları yerleştirecekti. yahudileri toplu hâlde imha edecekti. böylece slavların elinde dejenere olmuş topraklarda yeni bir bin yıllık medeniyet kurulacaktı. hitler, kafayı fena hâlde mistizm ve okültizm ile bozmuş bir yarı deli olduğu için, böyle acayip gayeleri vardı. yahudi meselesi olmasa, hitler'in batı bloku ile barış yapması pekala mümkün olabilirdi. ama hitler enteresan bir adamdı.

tüm bu nedenlerden ötürü, hitler savaştan çekinmedi ve polonya'yı işgal etti. ribbentrop ve molotov'un imza ettiği saldırmazlık anlaşması gereğince sovyetlerden bir tepki gelmeyeceğini hesaplıyordu, zamanı gelince işlerini bitirecekti. fakat stalin, almanların batı sınırına kadar dayanması ihtimalini görünce kızıl ordusunu doğudan polonya'ya soktu ve yolda baltık devletlerini de işgal etti. bunu üzerine bir de hitler'e ''kuvvetlerinizin rahat ve emniyeti için bunu yaptık'' deme yüzsüzlüğünü gösterdi. stalin'in bu çakallığını hitler hiç sindirememiştir, fakat stalin de hitler'in yıllar önce ilan ettiği gibi sovyetlerle savaşmasının kaçınılmaz olduğunun farkında olduğu için böyle bir savaşa başvurdu, bu da aşikârdır. bunun ardından batı sınırına savunma maksatlı molotov hattını inşa etmeye girişti. hitler, fransa'yı işgal ettikten ve britanya'yı bombaladıktan sonra bir çıkarma harekâtını göze alamadığı için ingiltere'ye yüklenmektense önce rusya'nın işini bitirmeyi seçti. fakat bunu yapmadan evvel, fransa'dan kaçmaya çalışan yüz binlerce kişilik müttefik ordusunu sırf göring'in gönlü olsun diye imha etmedi ve luftwaffe uçaklarıyla bir süre bombalanarak taciz edilmesini emretti. yaklaşık 400.000 kişilik ordu böylece 3 sene sonra normandiya'ya dönmek üzere ada'ya kaçmaya muvaffak oldu. bu hitler'in birinci taktik hatasıdır.

fakat neticede benelüks devletlerini, fransa'yı, çekoslovakya'yı, avusturya'yı, polonya'nın yarısını çok az bir zayiatla ele geçiren hitler'in egosu son derece havalardaydı. generallerinin çoğu, bu savaşlara karşı çıkmıştı; hitler ise onlara rağmen giriştiği bu savaşlarda elde ettiği başarılar neticesinde, kendisinin büyük bir askerî deha olduğu hissine kapıldı, komutanlarının itaat etmeyenlerinin hain olduğu sonucuna vardı; halbuki tüm bu başarılar düşmanlarından çok üstün generallerinin askeri yeteneklerinden ötürüydü. hitler bunu anlayamayacak kadar yarı deli, kompleksli bir adamdı.

sanılanın aksine, rusya'ya saldırılması bir hata değildir; hatta geç kalınmıştır. köstek olmaktan başka bir işe yaramayan ve ''italyanların askerî muvaffakiyetleri'' şeklindeki dünyanın en kısa kitabının sahibi olan italyanlar, balkanları almayı bırakın, afrika'da ve yunanistan'da dahi zor duruma düşmüş iken mussolini, hayalindeki ''latin imparatorluğu''nu, yani yeni roma'yı ve akdeniz kolonilerini canlandırmak için almanya'dan destek istedi. almanlar yunanistan'a bir hava indirme operasyonu tatbik etti ve elit paraşütçülerini bölgeyi zaptetmekle vazifelendirdi, balkanlar bunun ardından mussolini'ye bırakıldı. ikinci olarak afrika'ya meşhur kumandan mareşal rommel komutasında bir kolordu gönderildi. tüm bu gelişmeler doğu harekâtını haftalarca geciktirdi ve kızıl ordu biraz daha toparlanırken, kış da yaklaştı. hitler, luftwaffe'yi gereksiz yere göring gibi bir adamın elinde harcarken, britanya'ya yaptığı blitz'de başarısız oldu; hâlbuki lutfwaffe kaynakları raf'tan az değildi. fakat göring luftwaffe field divisions denilen tümenler kurmakla, bunları topçu mevzilerine yerleştirmekle uğraşırken (takriben 200-250 bin havacı karada savaştı), ingilizler bombardıman uçakları ürettiler, luftwaffe savaş boyunca ''uçan kale''lerden mahrum kaldı. 1941'den sonra kullanmayacakları 150.000 paraşütçü eğittiler, bunlar karacılardan farksız olarak italya'da ve almanya'da savaştı. bu gereksiz masraflar pilot yetiştirmeye gitmedi. deniz kuvvetleri mareşallerin isteği üzerine lazım olacak denizaltı değil, bismarck sınıfı, gereksiz büyük ve geniş muharip savaş gemileri inşa etti. tüm bunlar kaynak israfıydı. tüm müttefikler kadınlarını çalıştırırken alman kadınları evde keyif yapıyordu, çünkü hitler'e göre kadınların çalışması manasız ve gereksizdi, üstün cermen kadınları, dejenere slavlar gibi köle değildi. bu da wehrmacht'ın savaş kabiliyetini düşürdü ve cephede savaşması gereken adamlar, fabrikada işçilik yapmayı sürdürdü. doğu cephesine girerken vaziyet bu şekildeydi.

doğu cephesi ilk açıldığında almanların avantajı polonya'da ve fransa'da savaşmış deneyimli askerleri ve subaylarıydı, kızıl ordu ise doğru dürüst bir emir komuta kademesinden bile mahrumdu; savaşın ilk aylarında adeta dağıldılar. fakat hitler, komutanlarının aksine moskova'ya değil de stalingrad'a yüklenme kararını verdiğinde (zira buradan kafkaslara inilecek ve petrol havzaları alınacaktı) almanya, uygun bir barış ile doğu cephesini kapatma şansını kaybetti. stalingrad'da sürekli destek alan sovyet tümenleri tarafından çembere alınıp sıkışan ve günden güne eriyen deneyimli alman 6. ordusunun yarma harekatı yapmasına izin verilmedi. kış savaşında finlandiya'da perişan olan kızıl ordu savaş kendi evine taşındığında gitgide hırçınlaşırken hitler de şehri almakta kararlıydı. göring'in aklına uyup 6. ordunun olduğu yerde savaşmasının havadan kurulacak bir lojistik köprüsüyle mümkün olduğuna inandı ve bu yönde emirler verdi. göring elbette ki bu vaadini gerçekleştiremedi. 1941 ve 42'nin başında leningrad ve moskova dibinde bulunan ve buraya yüklenen 4. panzer ordusu 6. orduyu kurtarmakla görevlendirildi ve ordu ta moskova'dan stalingrad'a geldi ama orduyu kurtaramadı, hitler geri çekilme emri dahi vermedi; sovyetlerin insan gücü karşısında dayanamayan 6. ordu tamamen imha edildi. bu insan gücü kaybı wehrmacht için telafi edilemedi ve bu netice savaşın seyrini değiştirdi, hitler'in ikinci en büyük hatası da budur. üstelik doğu cephesinden heinz guderian, hermann hoth gibi mükemmel kumandanları azletti. von manstein'ı da 1944'te görevinden aldı. mainstein, hareketli bir savunma anlayışıyla sovyet kuvvetlerinin kıskaca alınacağını savunurken hitler geleneksel hat savunmasından yanaydı, 1944'ten sonra gelen hızlı çöküş de hitler'in bu anlayışının eseridir. hitler'in üçüncü hatası da doğu cephesindeki az evvel bahsettiğimiz yetenekli generalleri görevinden alması, yeniliklere ayak uyduramaması ve dediğim dedik hırçın bir manyak gibi davranmasıdır; en deneyimli koskoca alman ordusu bu uğurda göring, keitel gibi beceriksiz adamların elinde heba edildi.

aralık 1941'de japonya ile amerika harbe tutuştuğunda, hitler ortada hiçbir şey yokken amerika'ya savaş ilan etti; hâlbuki amerika avrupa'daki savaşa karışmak istemiyordu, sadece silah satarak ve geri ödemeli yardım programı ile müttefiklerini ve sovyetleri nazilere karşı destekliyordu. savaşa girişiyle dünyanın en büyük iki endüstri devi sovyetler ve amerikalılar müttefik olarak almanların asla ulaşamayacağı şekilde bir savaş makinesi kurdular; sınırsız kaynakları ve insan gücüyle almanya baş edemedi. müttefik japonya sovyetler'e karşı bir cephe açmamış, bilakis britanya sömürgelerine saldırmak ve amerika'yı savaşa çekmek dışında bir işe de yaramamıştır. pearl harbour baskını yerine sovyetlere açılacak bir cephe, almanya'yı çok rahatlatacaktı. japonlar italyanların aksine doğuda fransızları ve ingilizleri harcamış, oldukça iyi savaşmışlardır. 1942'de neredeyse pasifik'in tek hakimi idiler: endonezya'yı hollanda'dan almışlar, vietnam, kamboçya ve laos'tan fransızları kovmuşlar; ingiltere'den hong kong, singapur ve birminya'yı işgal etmişler, bengal'e dayanmışlar, filipinler'deki amerikalıları harcamışlar, çin'in yarısını ele geçirmişlerdi.

fakat 1943'te işler değişti. afrika'da doğu cephesinden ötürü yakıt kalmadı ve rommel geri çekildi, amerikan orduları pasifik'e yığıldı ve japonya geri çekilmeye başladı, müttefik orduları sicilya'ya çıktı, italya'da hükümet düştü ve mussolini hapsedildi, kral görevden aldığı hükümetin hilafına müttefikler tarafında savaşa girdi, almanlar bir de italya'yı müdafaa için ordular göndermek zorunda kaldılar. komandolar mussolini'yi kurtardı ve italyan sosyal cumhuriyeti savaşın sonuna kadar sadık faşistlerle birlikte mussolini komutasında, italyan monarşisine ve müttefiklere karşı almanya safında çarpıştı. böyle bir ortamda savaşı kazanmak imkansızdı, zira ortada almanya adına üç farklı cephe vardı, bunları da tutmak mümkün değildi. burada hitler barış aramadı ve ülkesini bir felakete götürdü, savaşın 2 sene uzaması hiçbir işe yaramadı.

1944'te zamanında hitler'in yok etme emrini vermediği müttefik ordusu amerikan takviyesi alarak normandiya'ya çıktı. ortaçağdan kalma bir fetişist olan hitler norveç-finlandiya'dan fransa sahillerine dek uzanan çelikten, toplardan, yüz binlerce askerden oluşan bir sahil güvenlik hattı kurdu ki, dünyanın en boş beleş işi olmakla birlikte, müthiş de bir kaynak israfıdır. atlantikwall denilen bu hat sadece tek bir noktadan yoğun bir saldırı ile delinmiş, geri kalan kısıma harcanan para tamamen boşa gitmiştir. hitler, bu kaynakları tank top üretimine harcamamış, binlerce kilometre sur çekmeye harcamıştır.

buna rağmen 1944'te almanya batı cephesini kapatmak için küçük de olsa bir şans yakaladı. zaten kaybedilmiş olan doğu cephesinden binlerce tankı ve yüz binlerce askeri gizlilik içerisinde ardenler'e getirip buradan müttefik ordularına karşı bir taarruza giriştiler (ardenler taarruzu); ortaya müthiş bir başarı çıktı ve alman panzer kolorduları müttefik hatlarının ardına sarkarak onları kısa süreliğine de olsa kıskaca almak; yani sovyetlerin stalingrad'da almanlara yaptığını yapma şansı yakaladı. fakat artık sağlıklı düşünme yetisini tamamen yitirmiş olan hitler ordularına paris'e yürüyüp ele geçirme emri verdi. alman askerleri geçilmesi zor bir hat olan siegfried hattını bırakıp ileri atıldıklarında takviye edilmiş ve hava üstünlüğünü ele almış milyonluk müttefik kuvvetlerini gördüler ve kaçmaya vakit dahi bulamadılar. bu sayede müttefikler batıdan alman topraklarına girdi ve böylece almanya batı cephesini kapatıp doğuda sovyetlere yüklenme, batıyla müttefik halinde komünizmi püskürtme şansını kullanamadı. zaten yahudi katliamları açığa çıktıkça bu imkânsızlaşmıştı, aktion 1005 adındaki emirle konsantrasyon kamplarını imha planına rağmen bu yapılamadı ve batıyla ittifak şansı çöpe gitti (zira hitler bu suçları gizlemek istiyordu), fakat en azından artık savaşı kapatmak isteyen ve zaten komünizmden tiksinen batı cephesini bu orduyu yok ederek birkaç seneliğine kapatmak mümkün olabilirdi.

savaşta çeşitli komando timleri kullanarak yahudileri, slavları, çingeneleri vesaire öldürmek için çok büyük kaynak harcayan hitler, aynı gayreti savaşta gösteremedi. komünizme karşı kurtarıcı olarak görüldüğü her yerde insanlara çok büyük zulümler yaptı ve halk tarafından nefretle karşılandı. bu insanları kullanarak doğu cephesinde elini güçlendirebilecekken onları gaz odalarına atmayı tercih etti. aynı şekilde sürekli daha büyük ve karmaşık, savaşın seyrini değiştirecek ''süper silah'' yapma takıntısını sürdürdü. sovyetler ve amerikalılar son derece başarılı, basit ve kolay t-34, sherman gibi tanklarda ısrar edip binlercesini cepheye sürdüler. hitler'in mühendisleri ise sürekli farklı tasarımları ve karmaşık sistemleri denediler; panther ve tiger tanklarının çeşitli türevleri sadece yüzlerce adet üretilebildi, çünkü çok karmaşık sistemleri vardı, sık sık arıza yapıyor ve çok yakıt harcıyorlardı. hitler panzer iv gibi başarılı tasarımlarda ısrar etmedi. bu da alman sanayisinin hep ağır çalışmasına, cepheye süratle sürülecek zırhlı tümenler oluşturulamamasına yaradı. öyle ki 1944'te kurulan altıncı panzer ordusunun komutanı josef dietrich, ''bize 6'ıncı panzer ordusu diyorlar, çünkü sadece altı tankımız kaldı'' sözünü daha 1945'in başında söylemişti ki, bu da kaybedilen tankların telafi edilemediğini gösteriyor.

bu son derece büyük taktiksel ve insani hatalar, almanya'nın sonunun felaket olmasını getirmiştir; unutulmamalı ki bu denli sapıkça bir ideolojiyle savaşı tüm dünyaya karşı kazanmak mümkün değildi. fakat hiç hata yapılmasa, belki de abd'nin göz yumuşu ve rusya ile fransa'nın erken bertaraf edilmesiyle, almanya kârlı bir anlaşma ile sulhu bulabilirdi. veya 1943'te işler sarpa sararken, bir tarafla barış mümkün olabilirdi. savaş 1945'te berlin'de bitmek yerine 1943'te kharkov'da bitebilirdi. ya da 1942'de moskova'da. hitler, bunların hiçbirini yapmadı ve halkını ölüme götürdü.

bir diğer önemli konu ise bu savaşta müttefiklerin tek bir yüksek komuta merkezinden, bileşik ordular ile savaşırken mihver devletlerin hepsinin farklı amaçları olması ve bunun uğruna kendi kafalarına göre takılması, neticede hepsinin yardımına alman tümenlerinin koşmasıdır ki; berlin düştüğünde prag'da milyonluk bir alman ordusu şehir savunuyordu. italya'da ise mareşal albert kesselring'in ve ss generali karl wolff'un komutasında yine bir milyon civarı alman askeri vardı. bilhassa alman yüksek komutasının kayıtsız şartsız teslim olmasına rağmen, prag saldırısında alman merkez ordular grubunun sovyetlere karşı ümitsizce bir direnişi vardı. büyük ihtimalle sovyetlere değil, müttefiklere teslim olmak için.

Sonuçta dünyanın en kanlı fakat aynı zamanda en gereksiz savaşı müttefik üstünlüğü ile sona erdi ve 50 milyon kişi hayatını kaybetti.