blitzkrieg

savunma savaşında hat savunmasından alan savunmasına geciş sürecinin taarruz uygulamasıdır bir bakış açısından da. blitzkrieg'e kadar, birinci Dünya savaşı da dahil savaşlar aslında hep klasik şekillerde ve basamaklarla yapılmış, stratejik değil taktik harekatların toplamındaki başarısı çatışmaların sonucunu ve son tahlilde kaderini belirlemiştir. bu konsept cephe savaşı olarak bilinir. savaşların genel hikayesi hep aynıdır. klasik bir cephe savaşını anlatalım once biraz:
önce hava üstünlüğü mücadelesi verilip, düşman Avcı gücü durdurulur. boşalan gökyüzü bombacılara kalır. asıl muharebe hattı ve hattı besleyen lojistik rotalar havadan zayıflatılır. ikmal yollarının imhasina çalışılır. (bkz: Ordular mideleri üzerinde yürürler) bu süreç topcular ile sıkıcı desteklenir. ısırılacak et, mümkün olduğunca yumuşatılır. hemen ardından mekanizeler ve piyadeler ile cepheden taarruza geçilirdi. bu çok net bir sıradır. savunmadaki generaller genellikle düşman topcu ateşinin yoğunlaşması ile taarruzu beklemeye başlarlardi. yani aslında yönetilen bütün savaşlar değil, sadece çatışmalardır. kafa kafaya iki ordu birbirine girer, sert olan kırar geçerdi. bu aynı zamanda uzun süren savaşlar demektir. çoğu zaman bir cephe savaşında iki düşmanın kağıt uzerindeki verileri düşünüldüğünde kimin kazanacağı kestirilebilirdi. (top sayısı, piyade sayısı, makineli tüfek sayısı, tahkimat düzeyi, kullanılabilecek tank sayısı, kullanılabilecek uçak sayısı gibi...)
blitzkrieg farklı bir yorumdur. düşmanin neler olacağını bildiği, catışma için hazırlandığı hattı degiştirmek veya bunu bir alan haline getirmektir. bu kontrolsüz artan cephe sayısı demektir. Bu yöntem kayıpları çok azaltan, küçük güçlerle büyük güçleri yenme imkanı veren bir yaklaşımdır. haberleşme ve sürat üzerine kuruludur.
zırhlılar ile düşman hattı geniş bir alandan değil, dar bir hattan matkapla delinircesine delinir, mekanizelerin sürati ile ateş altında uzun süre kalmadan cephe gerisine ulaşılırdı. aslen bu zırhlı saldırı ile çok büyük bir kayip vermeyen savunma birlikleri arkaya sızan panzerlerden dolayı ürker, tüm hazırlıkları boşa çıkar, lojistiksiz kalırlardı. bu taktiği Osmanlı'nın hilal taktiğinin, cephe delmelisi olarak da görebilirsiniz. yüzyıllar önce de osmanlılar süvarileri ile blitzkrieg'i süvarileri ile yaparlar, ancak atların delme özelliği bulunmadığından kanatlardan savaş alanına dıştan sararak arkada birbirlerini görene kadar kuşatmaya devam ederlerdi. bu kuşatma tamamlanıp çember oluşana kadar da düşmanla kılıç kılıca hiç gelmezlerdi.

üzeri zımpara ile kaplı iki takoz duşünün. zımpara yüzeylerini birbirine sürtün, işte bu cephe savaşıdır. ilk eriyen takoz kaybeder. burada zımpara asıl muhabere hattı, takoz ise burayı besleyen ordu ve lojistik kaynaklarıdır. Şimdi de bir takozu bir testere ile diklemesine kesmeye başlayin. açılan çizgisel yarıktan sonra da takozun içinde zımpara kağıdına paralel olarak testereyi kaydırın. takozu eritmiyor ama kemiriyorsunuz ve yakında takoz zımpara kağıdı ile beraber düşecek. işte bu da blitzkrieg"dir.
wehrmacht hemen her kara taarruzunu bu sistem üzerine ve/veya mekanize üstünlüğü üzerine kurmuş ve çok etkili olmuştur. mekanizeleri hep savaş alanının en hızlı ve en iyi yönetilen mekanizeleri idi. her tankta, genellikle duşmanin pek önemsemedi geniş alanlı ve güçlü telsizlerini bulunurdu. Bazen tank harekatını yöneten general de bizzat tankların içinde bulunurdu. mesela rommel hemen her tank savaşında en önde tankının başında idi.
düşman hemen hiçbir zaman hatlarını göz açıp kapayana dek delip geçen ve arkadan saran, nerede oldukları bile dakika dakika değişen alman mekanizelerini durdurmayı başaramamıştır. çünkü hiçbir savaş aracı, hicbir yaklaşımı, doktrini, sert ve hızlı bir birimi durdurmak üzere özelleştirilmemişti.

madem daha önce konuşulmuş. biraz da rusya ve el alamein örneklerinden bahsedelim. el alamein, savaş sonlarında tükenen alman lojistik kabiliyetinin sonucu, rommel'in malzeme ve asker eksiğinden kaybedilmiştir. devamlı güçlenen ve gayet iyi beslenen general montgomery, alman tarafında harekat kararının gecikmesinin de avantajını kullanarak rommel'i yenmiştir.
burada hemen şunu da belirtelim, blitzkrieg'in verimliligi hava üstünlüğü ile ciddi şekilde ilintilidir. el alamein'de hava üstünlüğü dramatik şekilde almanlar aleyhine idi ve bu denge gün geçtikçe bozuluyordu. el alamein üzerinde müttefik hava kuvvetleri ile dengede kalmayı başaran rommel, esas önemlisi akdeniz üzerinde hiçbir korumaya sahip değildi. Ayrıca hava üstünlüğü ile ilintili deniz nakliye yolları da müttefiklere calışıyordu. geçen her hafta monty güçlenirken rommel kan kaybediyordu. aslında rommel el alamein'i kazansa bile, ilerleyen zamanda yine de imha olacaktı. çünkü dogru dürüst benzin ikmali bile yapamıyordu.

rusya ise daha ziyade kuşatma çemberinin tam olarak kapatılamamasından başarısız olmuştur. çember hiçbir zaman kapanmadı ve gün geçtikçe eridiği sanılan kuşatılanlar aslında çok zor şartlar altında da olsa çemberin dışından beslenebiliyorlardi. rusya örneğinde çamur mevsiminin de etkisi büyüktür. burada alman teknolojisi ve sistemi gafil avlanmıştır. düşman muadillerinden daha güçlü ve teknolojik olan alman tanklari çok soğuk ve çamurlu ortamda hizmet verebilecek şekilde tasarlanmamıştı. alman ordusu ağırlıklar bölgesi kurup yerleştiği her coğrafyada çok ileri seviye tank bakım hizmetleri verirdi. ileri teknoloji kullanan alman tankları çok iyiydiler ama sık bozuluyordi. alman kuvvetleri bozulan tanklarını hemen savaşa döndürebilecek ikmal yeteneğine sahipti. her mekanize birliğinde onlarca teknisyen ve mühendis vardı. bol miktarda yedek parçayı da ekmek su gibi yanlarında taşırlardı. rusya'da beceremediler. çünkü bütün yapının tasarlandığı şartlar rusya'daki şartlar degildi.

ikinci dünya savaşında müttefiklerin biraz da olsa blitzkrieg'e karşı çözüm arayışlarinin odak noktası anti tank silahları olmuştur. Şimdi bazuka olarak bilinen silah bu dönemdeki ihtiyaç sonucu ortaya çıktı. tow da aynı dönem ve dönemin ihtiyacının sonucudur.
(bkz: panzer general)
(bkz: erwin rommel)