bugün

zeki demirkubuz

ilk olarak 'yeraltı' filmi ile tanıdım zeki demirkubuz'u, oda tesadüfen yeraltı filmi için sırrı süreyya önder ile engin günaydın'ın komik bir parodisini izleyince fark ettim. şuradan izleyebilirsiniz ki gerçekten çok güzel tavsiye ederim

bakınız: https://www.youtube.com/watch?v=ELKiewAnCIE

daha sonra kendisini biraz takip etmeye başladım ve yavaş yavaş izleme devam ediyorum. ve ilk filmini izledim sonra 'masumiyet' ve masumiyet filminin öncesini anlatan fakat yaklaşık 10 sene sonra çekilen film olan 'kader'.

bu iki film hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. bir kere hayatın 'ötekiler' , 'kaybetmişler', 'yenilmişler' üzerine çekilmiş harika filmler ve hem zeki demirkubuz'un çok iyi bildiği bir alan, çünkü gençliğinde bu kesimlerle yakın bir mesai harcamış. filmdeki oyuncular, geri plandaki müzikler bir harika. kesinlikle çok gerçekçi, insanı dumura uğratıyor bir yandan.

bu iki filmde birbirinin devamı zaten, bir hayat kadını, hayat kadınının aşık olduğu adam ve bir adamın hayat kadınına olan aşkı. burada bence en önemli tema aşk ve aşk için nelerin göze alındığı. selim temo bir yerde paylaşmıştı ki benim çok hoşuma gitmiştir, mealen, '' aşkın nesnesi biriciktir, eğer aşk nesnesi biricik değilse o aşk değildir, dolayısıyla 21.yy da aşk yoktur.'' işte burada o biricik aşk nesnesini görüyoruz. izlemenizi kesinlilke öneririm.

ayrıca zeki demirkubuz için ''varoluşun uç bir yorumu'' derler, özellikle dostoyevski hayranlığından dolayı, 80 darbesi sonrası hapiste iken ecinniler ve suç ve ceza romanlarını okumuş ve acayip etkilenmiş. bu hayatında bir dönüm noktası bir anlamda, siyasi kitap verilmiyormuş o dönem sadece roman okunabiliyor hapiste bir anlamda( siyasi roman da verilmiyor tabii), acaba siyasi kitaplar verilseydi bu kadar bir dostoyevski yorumu-sineması ortaya çıkar mıydı? bazen sınırlamalar insanı zenginleştirir, hele sanat söz konusu ise ( ahh ahh oulipo akımı, yine çıktın karşıma).

not: masumiyet ve kader filmini izledikten sonra, mısırlı doktor-feminist-yazar neval el seddavi'nin ''sıfır noktasındaki kadın'' kitabını okumanızı kesinlikle öneririm, metis yayınlarından çıkmaktadır.