bugün

şenol güneş

net olarak kötü insan.

bakın kötü hoca, kötü taktisyen, kötü baba, kötü koca falan demiyorum. kötü insan diyorum. adamın içi kötülükten ibaret. naiflik, vicdan, insanlık gibi değerlerden epey uzak.

bir beşiktaşlı olarak bunları söylüyorum. büyük takıntıları ve ruhsal sıkıntıları var. egoları, kibri ve üsttenciliği beşiktaş'a o kadar zarar veriyor ki. ilerde anlaşılacak türden.

umarım büyük beşiktaş camiası bu kötü insandan bir an evvel kurtulur.

daha dün yaptığı bir kötülüğü not düşeyim:

halihazırda bu adamın quaresma takıntısı var, bilmeyen yoktur. her maç %60 top kaybı ile oynayan, takım oyununa ve akıcılığına katkısı sıfır, tek bildiği bütün duran topları kullanıp maç boyu da 30 tane falan orta keserek 1-2 asist yakalamak olan iğrenç bir oyuncu. kötü de oynasa, takımı da satsa, kırmızı da görse her maç ilk 11'e banko yazılır ve kolay kolay da oyundan çıkmaz.

bir de lens var, sezona iyi başlayan, daha genç, dinamik, fit bir oyuncu. aynı mevkinin oyuncusu bunlar.

peki büyü usta, adalet timsali, filozof şenol hoca naptı? lens'i oynatmak için 36 yaşındaki quaresma'yı değil takımın en büyük gol ve hücum silahı babel'i kesti.

ee ne var bunda demeyin. ne olduğunu söyleyeyim; lens zaten sol çizgide verimli olamayacak, oyun babel'i isteyecek ve devre arası hemen lens-babel değişikliği ile kafasındaki ideal kadroya dönüp lens'i de ilelebet pasifize etmiş olacak. ne için? quaresma'sı her maç 30-40 tane orta kesebilsin için.

işte kötülük budur. planlı bir kötülüktür hem de gelişigüzel de değildir. yazık.