bugün

karamazov kardeşler

Dostoyevski’nin aile ilişkileri ve Tanrı’nın var olup olmaması üzerine yazdığı kalın bir kitap.

okur olarak kitap hakkında bir kaç not düşmek istiyorum. kitap ne öyle bir başucu kitabı ne de yangında kurtarılacak ilk kitaplardan birisi.

ilk olarak yazar baştan sona yakanızı bırakmıyor. ikide bir karşınıza çıkıp “ bak gardaşım burayı okumasan da olur ama oku zaten ilerde anlatıcam sana” “ bak gardaşım kısa bir şey bla bla bla...” “ bak gardaşım yine bölüyorum ama nasılsın” diye sizle alay eder derecesinde konuşuyor.

5-6 yaşlarında kardeşler kendi arasında, 11-13 yaşında çocuklar koca adamlarla felsefe ve siyaset üzerine tartışmaya giriyor.

çok fazla karakter olmasına rağmen 1 tane bile adam gibi adam, insan, canlı yok kitapta. Alyoşa ana karakter olmasına rağmen sağa sola gidip gelmekten başka vasfı olmayan sünepenin teki olarak karşımıza çıkıyor.

herkes birbirini sikmek istiyor ama kimse kimseyi sikemiyor.

kitap size 970 sayfayı okutup mahkeme bölümünde 30 sayfada her şeyi anlatıyor zaten. ayrıca mahkeme bölümünde jürinin kararını direk açıklaması, jürinin kendi içinde neler konuştuğunu yansıtmaması canımı sıktı.

kitapta 1 tane bile adam gibi karakter olmamasına rağmen amerika kötü, Avrupa kötü, Türkler ve müslümanlar kötü ama Rusya “güzel Rusya, anavatan rusya, gerçek hristiyan rusya” .

belli bir bölümden sonra “ ulan bir yerde karşıma çıkmayacak bir işe yaramayacaktı ne diye o kilise bölümünü okuttun bana” diyebiliyor insan. karakterler kendi içinde ve birbirleri ile tanrı üzerine tartışıyor ne sikime kilise muhabbeti yapıyorsun bana.

dikkatimi çeken başka şeyse kitapta hasta olmayan 1 tane bile kadın yok hatta erkek de yok nerdeyse.

neyse diyeceğim bir kaç şey daha vardı da gerek yok. sonu da bok gibi bitirilmiş zaten.