kritik maçlarda takımı mükemmel şekilde ateşleyen oyuncuydu.
hani kötü de oynamıyordu ama bu özelliği becerisinin önüne geçiyordu reyiste.
duygusunu katarak oynayan oyunculardan biriydi. gerektiğinde kendini parçalıyordu.
ki muhtemelen kariyerinin neredeyse zirvesini bir nevi galatasaray'da görmesinin sebebi buydu.
adam formayı sahipleniyordu. taraftarla dahi uyum içinde, mükemmel bir frekans kurmuştu.
bazen sportmenliğe aykırı hareket mi yaptı, emre'yi sahadan kovup dil mi çıkardı.
bunlar yaşanırken hangi galatasaraylı üzgündü? hangimiz mutluluktan nirvanaya ulaşmadık.
tüpçünün elini sıkmadığı gün yine unutulmaz.
peki ya kaleciliğe soyunup kurtardığı o penaltı?
özledik seni reyis.
seviyoruz. unutmadık.
başkan bize yeni melolar al.
takıma sadece teknik bilgisi şusu busu değil, formayı sahiplenen ve duygusunu da tekniğinin içine katan oyuncular getir.