bugün

insanı zaman değil tecrübeler büyütür

elbette her tecrübenin bir de kötü tarafı oluyor. insanlara bakış açısı, ön tanımlama şekliyle alakalı bu. bazen geçmişindeki insanlarla kıyaslıyorsun, basitleştiriyorsun. bazende bunun faydası oluyor; boş, aptalca gelen şeylere tahammülün azalınca bunlarla da fazla uğraşmıyorsun keza. ama en kötü tarafı hissizleşiyorsun. tepki veremiyorsun bir çok şeye; toplumsal uyum denilen bok sayesinde sadece daha iyi rol yapmayı başarabiliyorsun. sonra samimi olabileceğin insanlar aramaya başlıyorsun ancak bu sefer o insanlardan korkuyorsun. daha doğrusu senin içindekileri görünce kötü hissedeceklerini biliyorsun ve zarar vermekten korkup uzaklaşıyorsun. ve yine yalnızlaşıyorsun.

en sinir olduğum şey insanların deneyimlemediği konular hakkında doktora tezi yazmışçasına konuşmasıdır. konuşma yani, veya bilmiyorum de, bu vesileyle yeni bir şey öğrenmiş olursun. egon yeni bir şey öğrenme hevesinden nasıl daha güçlü olabilir. belki de bu yüzden değer verdiğim bi insana anlattığımda kötü hissediyorum. anlatabilmiş olmanın verdiği rahatlama da kısa sürüyor bu yüzden. çünkü hem karşımdaki bunu yaşamadığı için bunun namına mantıklı bir şey söyleyemiyor, hem de kendini kötü hissediyor. bunu nasıl aşarım, nasıl daha sağlıklı bir yöntem bulurum bilmiyorum, ama bulmam lazım. çünkü son 2 senemi sırf bu yüzden tamamen yalnız geçirdim. elbette faydası oldu, her şeyden önce dinlendim, kendimi dinledim. ama bir şeyler paylaşmaya ihtiyacım olduğunu derinden hissediyorum artık. bir şeyleri korkmadan, rahatça anlatabilmeyi özledim sanırım.