bugün

nietzsche ağladığında

Yalnız başına ölecek olma düşüncesini üzerimden atamıyorum. Öldüğünüzde, bedeninizin günlerce hatta haftalarca bulunmayacağını, ancak bir gün bir yabancının burnuna gelen iğrenç bir kokuyla keşfedileceğini bilmek nasıl bir şey biliyor musunuz?
ihtiyaç için çocuk doğurmak yanlış bir şey, yalnızlığını hafifletmek için çocuğu kullanmak yanlış, insanın kendine benzer bir kopya çıkarmayı amaç edinmesi yanlış. Tohumlarını geleceğe doğru kusarak ölümsüzlüğü araması yanlış ...

Ben de sizin gibi gece korkularıyla boğulurum. Ben de sizin gibi neden korkuların geceleri hüküm sürdüğünü düşünürüm. Bunun üzerine yirmi yıl düşündükten sonra korkuların karanlıktan doğmadığını anladım; korkular da yıldızlar gibi hep oradadırlar, ama gün ışığı onları gizler.Cinsel ilişkilerin diğer ilişkilerden hiçbir farkı olmadığını, bu tür ilişkilerin de diğerleri gibi güç mücadelesi olduğunu yazdım. Cinsel arzu, aslında, karşıdaki insanın zihni ve bedeni üzerinde mutlak hakimiyet kurmak için duyulan arzudan ibarettir. Daha derinlere bakarsanız, bu arzunun da tüm diğer insanlardan daha üstün olma arzusu olduğunu görürsünüz. ‘Aşık’, ‘seven’ kişi değildir; aslında o, soyutlamaktır. Altınları başında nöbet tutan ejderha kadar alçak ruhludur. Uçmak istiyorsunuz, ama uçmaya uçmakla başlayamazsınız. Size önce yürümesini öğretmek zorundayım ve yürümeyi öğrenmenin ilk adımı kendi kuralları olmayan insanın başkaları tarafından yönetilmek zorunda kalacağını anlamaktır. Başkalarının kurallarına uymak, insanın kendisini yönetmesinden çok, hem de çok daha kolaydır.
Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki hiçbir şey engellenemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçük bir köprü vardır, o kadar. Ama sen tam bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: Bu köprüyü geçip bana gelir misin? işte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın.
bütün kitabi yazmis gibi oldum ama okunmasi gereken kitaplardan.