ikinci abdülhamit in mazlum askerlerini astırması

entry23 galeri
    12.
  1. Sultan abdülhamdi seven biriyim, Atatürk neyse Abdülhamide odur. Fakat olay gerçektir. Enver paşada olayın takipçisi olmuş; askerlerin suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışmış, fakat sonuş değişmemiştir.

    Manastırdaki ingiliz konsolosu MacGregor, Osmanlı hükumetine gönderdiği raporda, kendi yaptırdığı araştırmaya göre konsolosun saldırdığını ve hatta silahıyla askere ateş açtığını, bunun üzerine askerin de onu vurduğunu yazmaktadır. Ayrıca Manastır Valisi ve komutanı ile bölgedeki bir jurnal, padişaha çektikleri telgrafta da konsolosun önce hakaret edip, vurduğunu, sonra da silahını ateşlediğini belirtmektedir. New York Times gazetesinin 11.08.1903 tarihinde verdiği haberde de, konsolosun Türk askerine <<bir Türk domuzu>> diye hakaret ettiği de yer almaktadır. Halim, olaydan sonra ise o dönemde Manastırda yüzbaşı olarak görev yapan Enver Beye silahını teslim etmiştir.

    Ayrıca er Zeynel, 15 yıl; belediye fenercisi Tevfîk ise 5 yıl olmak üzere, Halim lehine tanıklık yapmalarının <<yalancı şâhidlik>> olarak kabul edilmesinden dolayı cezalandırılmışlardır. (bkz: Murat bardakçı)nın da kısa zaman önce bu konuyla alakalı yazmış olduğu köşe yazısı vardı. meraklısı göz atabilir.

    <<kuranın türkçe çevirisi yokmuş tercüme etiirilmemiş bak hele bak>> diyen arkadaşa da şevket süreyya aydemirin hatıratlarından cevap vermek istiyorum:

    <<Derse başlarken istanbullu başçavuşa dersi sadece dinlemesin, sual- cevaplara katılmamasını söyledim. Sonra da askerlere sordum:
    - Bizim dinimiz nedir? Bizin hangi dindeniz ?
    Hep birden elhamdüllillah Müslümanız diye cevap vereceklerini sanıyordum. Fakat öyle olmadı. Cevaplar kartıştı. Kimisi imamı azam dinindeniz dedi. Kimisi hazreti ali dinindeniz dedi. Kimisi de hiçbir din tayin edemedi. Arada islamız diyenler de çıktı ama Peygamberiz kimdir deyince onlar da pusulayı şaşırdılar. Akla gelmez peygamber isimleri ortaya atıldı. Hatta birisi peygamberimizin enver paşadır dedi.

    içlerinden peygamberin adını duymuş olan birkaçında da peygamberiz dağ mı ölü mü deoyince iş gene atallaştı herkes aklına gelen cevabı veriyordu. Bir kısmı sağ, bir kosomı ölüdür tarafını tuttu. Fakat birisinin kuvvetle konuştuğunu, yahut bir tarafından daha ağır bastığını görünce, diğer tarafında da kolayyca o tarafa kaydığını görülüyordu.

    Peygamberimiz sağdır diyenlere o halde peygamberimiz hangi şehirde oturur diye sordum. Cevaplar tekrar karıştı. Onu istanbulda, samda yahut mekkede yaşatanar oldu. Hiçbir yer tayin edemeyenler daha çoktu.

    Peygamber ölmüştür diyenlere de peygamberimiz ne kadar zaman evvel öldü denildiği zawmann bu sefer onlar şaşırdılar. Yüz sene önce, beş yüz sene önce, bin sene önce diye gelişigüzel cevapllar verenler oluyordu. Fakat çoğu, vakit tayin edemiyorlardı.

    Dinimizin adı ve peygamberimiz bilinmeyince de din ilkelerini ve ibadetleri doğru dürüst bilen hiç kimse çıkmadı.l Ezan dinlenmişlerdi. Fakat ezan okumayı bilen yoktu. Namaz kılan bir iki kişi çıktı. Fakat onların da hiç biri, namaz surelerini yanlışseız okuyamadı daha garibi, niçin namaz kıldıklarını bir türlü anlatamadılar. >>

    Bir gece de cahil bırakıdık bala bala bala falan filan işte....
    3 ...