bugün

sözlük yazarlarının itirafları

Bugün belki de hayatımda ilk defa arabaya çok ihtiyacım oldu sözlük.

iki aydır arabasızım fakat hiç bir zaman sorun etmedim. Gideceğim her yere otobüs de var tren de. Ama bugün, öyle bir hissettim ki arabanın eksikliğini, belki uzun zaman sonra ilk defa ağlamaklı oldum.

Bilenler bilir, kafe işletmecisiyim Denizli'de. Dükkan açmadan önce de servis şoförlüğü yapıyordum. Üniversiteyi haybeye okuduk yani. Evlenmeden önce de babamda vardı zaten araba. Lakin temmuz surecinden bu yana ekonomik durgunluk, işlerin zayıflığı, borçlar filan aldı arabayı elimden.

Arabam varken elimde isteyen hiç kimseyi boş çevirmedim. Gerek şehir içi gerek şehir dışı güvendiğim herkese verdim.

Kız kaçıracaz dedi arkadaşımın biri, lpg parası dahil cebimden karşıladım, teee Antalya'dan aldık geldik kızı. Başka bir arkadaşım ceza yedi arabayla, 280 kusur lira, ses etmedim ayıp olur dedim ödedim. Başka bir arkadaşım arabayı götürdü, hararet yaptırmış öyle bıraktı, bi kere söyledim sadece, maaşı alınca halledelim kardeşim dedi, bunu demesinin üstünden bi tane kızım oldu, büyüdü, eşim şimdi ikinciye hamile, hala alacak maaşı, lakin yine de ses etmedim.

Neyse çok uzatmayayım, sektör değişikliğinden dolayı Eskişehir'e gitmem gerekti, makine gelecek ordan, baktım kargoyla olmayacak, otobüsler kabul etmeyecek, iş başa düştü dedim. 5 saat git 5 saat gel, 10 saat. Hadi bir kaç saat de oralarda oyalandım, 12 saat. Oyle günlerce de istemiyorum hani.
(Makine dediğim de 40 kiloluk küçük bi şey.)

En güvendiğim arkadaşımı aradım, daha bir ay önce aldı arabasını. Hani yukarda dedim ya ceza yiyen. Neymiş annesinin başında bekliyormuş, sabah işe gidiyormuş veremezmiş. Ulan iş dediğin evin önünden bindiğin minibüsle 20 dk. Toplasan 5 km yok. Bir ay öncesine kadar nasıl gidip geliyordun. Eyvallah! Dedim.

Diğer arkadaşımı aradım, çocukluk arkadaşımı, Ahmet'i. Geçen sene gelir uzman yardımcısı oldu vergi dairesine. ilk maaşını aldı kredi çekti 30 bin liraya araba aldı. Vallahi sevindim, gariban çocuktu zaten, çok zor okudu ilk defa da kendi malı oldu. Aradım öğlen, durumu izah ettim. "Valla kanka arabayı amcama verdim de, o kullanıyor da, köye götürdü de" bi dünya masal okudu.

Babasını aradım onun arabası için, mustafa amca dedim durum böyle böyle. (Ahmet'i aradığımdan habersiz tabi.) Valla amcam vereyim de benim bilader köye götürdü dedi, bilmem ne toplayacaklar dedi onlara lazımmış dedi. Ulan bi tane kardeşin var. Karat verin amk, senin arabayı mı götürdü oğlanın arabayı mı? Onlara da eyvallah dedim.

Mahalleden başka bir çocukluk arkadaşımı aradım, Yalçın'ı. Gece hasta oldu diye yağmurun altında sırtımda taşıyıp taksiye bindirdiğim Yalçın'ı, gece kavga etti diye Denizliden Manisa'ya son sürat gittiğim yalçın'ı. Sağlık müdürlüğünde şoför kadrosunda o da, opel arabası var. Açtı telefonu, anlattım durumu, neymiş efendim babasının arabası tamirdeymiş, işe onum arabayla gidip geliyorlarmış, verirse babası laf edermiş. Ulan nerdeyse 30 yaşında adamsın sen. Antalyaya izmir'e Marmarise hovardalığa giderken baban laf etmiyordu muydu, pezevenk. Sana da eyvallah bilader dedim kapattım telefonu.

Bi tane abim var, severim kendisini, polis Denizli'de. Devamlı gelir gider dükkana çayını içer, karnını doyururum, şakalaşırız, gece canı sıkılır kalkar giderim yanına, hiç bir zaman of demedim ona. Belki en rahat en sakin en güvenilir olarak onu görüyordum, o hislerle sarıldım telefona, içim gayet rahat. Abi kardeşiz ya amk güya Seat arabası var onun da. Tabi ona da açtık durumu. ilçe görevi varmış da ona gidecekmiş de, hem annesi gelmiş memleketten de bi dünya saydı hepsine tamam abi dedim, tamam canın Sağolsun.

Eniştemin kardeşini aradım, 40 yaşında adam, fason havlu nakış dukkanı var. Şu sıralar iş almıyormuş, makineler bakımdaymış, sanayiye gidip geliyormuş arabayla parça filan almaya, öteki araba arızalıymış, veremezmiş.. Haklısın abi dedim.

Kenan dayı var, keldir kendisi kabak kafalı bişey işte. 50 küsur yaşında adam. Bildim bileli çalışmaz, tokat işleriyle hayatını geçindirir. Öğlen kalkar dükkana gelir, çayını içer ondan sonra hovardalığa. Hatta ben apart işi yaparken, geceliği 100 lira olan apartı bir paket sigaraya vermişliğim çoktur. Aradım, araba lazım dayı dedim, pazar ya bugün düğüne gidecekmiş hafta içi olursa verirmiş. Hafta içi lazım zaten dedim, hanımı çocukları köye götürcem dedi bu seferde. Adamsın dayı dedim, apart ne zaman lazım olursa dedim kapattım telefonu.

Sezai abi var, bizim Yalçın'ın iş arkadaşı. 40 kusur yaşında Muhabbetkar iyi bi adamdır. Aradım abi dedim böyle şöyle öyle anlattım. Anlatmaz olaydım. Çocuk dedesigile gitti saat kaçta gelir bilmiyorum dedi. E yarın gece lazım bana dedim, zaten gündüz de okula gidiyor senin oğlan. Ehliyeti yeni almış oğlan da, o yüzden hevesliymiş arabaya da, kendisine bile vermiyormuş arabayı. Ooo o zaman tamam dedim abi bırak çocuk öğrensin arabayı kullanmayı.

Büyük amcamın damadını aradım, yandan enişte yani. Samimiyizdir de. Komşu sayılır zaten, devamlı görüşürüz. En sona bunu bıraktım, çünkü değerlidir malı. Vermeyeceği düşüncesiyle aradım kendisini ve nitekim de öyle oldu. Arabanın triger kayışı arızalıymış, yolda kalırmış, hem kış lastiği yokmuş Eskişehir tarafında ceza kesiyorlarmış, durduk yere ceza odememi istemezmiş. Beni düşündüğün için sağol eniştecim dedim, yoksa ceza yiyecektik bak, hem araba yolda kalırsa masraf da olacaktı.

Velhasılıkelam; sağolsun arkadaşlarım çok sever beni, telefonla aramazlar direkt dükkânıma gelirler, çaylarını içerler karınlarını doyururlar, giderler. Ve ben beni bu kadar seven adamların arabasına bir günlüğüne de olsa göz dikerek çok büyük kötülük ettim onlara. Yazıklar olsun bana.

Hayatımda ilk defa bu kadar çok sıkıştım, ihtiyaç duydum arabaya, ama görüyorum ki herkesin benden çok ihtiyacı varmış. Allah büyük..! tekrar bir gün ben de durumumu düzeltir bir araba sahibi olurum inşallah.

Bu entry yi yazmamda daha doğrusu bana yazdırmakta emeği geçen ne kadar tanıdığım varsa amlarına koyayım. Sana bi şey olmasın sözlük.

Kusura bakma serverini ağrıttım senin de.

Hoşçakal, esen kal.