bugün

kassız erkek gereksiz erkektir

Komplekse girmeyen erkektir, kafası sporu önemsemeyecek kadar rahat olmasa da, hayata dair her planını vücut geliştirme üzerinden çizmeye çalışmıyordur, gerçekçidir.

1.74 boyunda beyaz tenli biriyim. Fazlasıyla zayıf olduğumu düşünerek haftada bir-iki akşam derslerden sonra sporumu yaparım düşüncesiyle evime en yakın spor salonuna üye oldum. Uslu uslu antrenör eşliğinde sporumu yaparken ister istemez orada benden çok daha önce üye olduğunu farkettiğim insanlarla tanıştım. Bir çoğu da benden gençti. Durum acınasıydı. Neden mi? Anlatayım kadim dostum.

Bir kaç senedir yakın bir arkadaşımın sıkı takibiyle çok önceleri bırakmış olduğum kitap okuma alışkanlığımı geri kazandım. Kendimi övmeyi sevmiyorum* ancak yapılabilecek belkide en ucuz hobi olan kitap okuma gibi bir huyum olduğu için de kendimle gurur duyuyorum. Bir kaç sene öncesine baktığımda kendimdeki fark bariz ortada, olaylara somut eksenden pragmatik olarak yaklaşabiliyorum örneğin, öfkemi kontrol altına alabilmeyi öğrendiğimden sinirlenmiyorum hemen, ideallerimi süsleyebileceğine inandığım konularda da daha fazla bilgi ve fikir sahibiyim. Çünkü okuyorum. Çok okuyorum.

Şimdi gelelim spor mevzusuna. Genelleme yapmayalım, tanışmadıklarım hakkında yorum yok ancak 40m' spor salonunda tanıştığım herkes vücut geliştirmeyi bir hayat felsefesi olarak kabul etmişlerdi ki, şaşırdım. Vücudunu göstermek için t-shirtünü her fırsatta aralayanlar, pazularını sıkanlar, terli terli selfie çekenler, spor yapan kızları kesenler.. Okumuyorlardı onlar. Onlar için belki vücut geliştirmekten, üçgen gözükmekten, kızları etkilemekten başka bir ekmek parası ya da bir çıkar yolu da yoktur, kimbilir.

Gelecek vaat etmiyorlardı bana göre. Dedim ya, 2-3 senedir vücut geliştiriyorlar belki ancak zorunlu okutulan ders kitapları dışında 10 kitap bitirmemişlerdir. Ailelerini değil, onları suçluyorum. O yaşa gelmiş, baklavalı olmak üzeriden felsefe oynayabilecek akla sahip olan birisi hayatının hiç bir döneminde kendisini hizaya çekmemişse, tabi ki onu suçlarım. Hepsi üçgen gözükmeyle meşguldüler. Ancak hiç biri* biraz da kafasının içini doldurmayı düşünmemişti, belki de hala düşünmüyor.