bugün

saatleri ayarlama enstitüsü

türkçesinin naifliği, ince göndermeleri, sistem eleştirileri ve sık sık gülümseten enteresan mizahıyla rafınızda ve hafızanızda bulunması gereken zekice yazılmış bir klasik.
insan kendi anılarını bile bu kadar kurgulayıp ayrıntı veremezken tanpınar güzel kurgulamış her şeyi.

--spoiler--
Abdüsselam bey, içinde hiçbir çocuğun doğmadığı, büyümediği bu odaya "çocukların odası" adını vermiş ve garibi şu ki bu ad tutmuştu da. Belki de bu adın sihri yüzünden bu odaya garip bir hava sinmişti. Yavaş yavaş herkes evin kaybolmuş hayatının orada toplandığına inanmıştı. Orası birikmiş ayrılıkların, üst üste yığılmış ölümlerin, hatıra ve unutulmaların odasıydı. Yaşayanlar bile orada kendi çocuklarının, ilk gençliklerinin ölümünü seyrediyorlardı. Büyük odanın ortasında daha ziyade karaya vurmuş gemi, bir yığın eşya hep onları hatırlatırdı. Hülasa bu oda Abdüsselam Bey'in kalbi gibi bir şeydi. Bu iyi ruhlu adamın yanında bizi o kadar huzursuz kılan şeyin ne olduğunu ancak bu odaya bir kere olsun girenler anlayabilirdi. Çünkü bu üst üstelik, yarattığı zaman dışılıkta, eşyanın kayıtsızlığını yok etmişti. Onun içindir ki anahtarı daima kapının üzerinde durduğu halde hiç kimse içeriye girmezdi.
--spoiler--