bugün

peygamberimiz yasasaydi ciplere binerdi

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) az ile yetinen bir insandı. Aksi olsaydı Mekkeli müşriklerin yaptıkları teklkifleri kabul ederek davasından dönebilirdi. ibni Mesut der ki: Bir gün Resul-ü Ekremin odasına girdim; hasır üzerinde uyumuş, hasır da mübarek yüzünde iz yapmıştı.
Ya Resulallah, hasırla vücudunuzun arasına sizi koruyacak bir örtü sersek, dedim. Cevap verdiler:
Dünya ile alakam bir ağacın altında bir miktar dinlendikten sonra orayı terk edip giden bir yolcu gibidir.
işte yaşanan, gerçek ve ibret alınması gereken başka bir olay: Hz. Ömer sessizce Efendimizin dinlenmekte oldugu odaya girer. Bir an cevresine göz gezdirir.Tavana asılmıs kuru bir deri parcası,bir torbanın icinde bir kac kg. arpa ve yerde de Hz. Muhammedin üzerinde uyumakta oldugu hurma lifinden örülmüs kaba bir hasır.Bu manzara karsısında aglamaya baslayan Hz. Ömerin hıckırıkları Onu uyandırır.Kalkınca hasırın vücudunda iz yaptıgını, kan oturdugunu gören Hz. Ömer ise omuzları sarsıla sarsıla aglamaya baslar. Hz. Muhammed hayretle sorar:
-Ey Hattab oğlu! Nicin aglıyorsun,
-'Ey Allah'ın Elçisi! Iranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken,Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmusken sen ki Allah'ın elçisisin... Izın versen de ,biz de seni... Maksat anlasılmıstır.Allah'ın Elçisi gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, tatlı bir el ısareti ile keser ve 'Bu dünya hayatı sadece bir eglence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelınce. iste asıl hayat odur. Keske bilmiş olsalardı. '(Ankebut,64) ayetını okuduktan sonra ekler.
-Istemez misin ey Ömer! Dünya onların olsun, Ahiret de bizim.