bugün

prens mişkin

Anne ve baba çocukların ilk tanrılarıdır, onlar ne söylerlerse çocuklar ona inanır. Doğru ve yanlış, iyi ve kötü onların söylediklerine göre şekillenir, yanlış yapmaları olası değildir. Davranışları sorgulanamaz, sadece izlenir ve hayata geçirilir. Bu süreç ergenliğe kadar devam eder ve ergenlikte tanrılar diz çöker, insan oldukları anlaşılır ve bunun anlaşılmasının ilk ve en acı görüntüsü ise sizin önünüzde hata yapmalarıdır. Aslında onlar neredeyse hiç tanımadığınız "insan"lardır. onların diğer insanlarla beraber bir "oyun" oynadıklarını görürsünüz ve onlarda ilk nefret ediceğiniz şey de bu olur. "Yapmayın!" dersiniz dinlemezler ve nefret edersiniz burdaki ilk cümleniz ise: "Ben bu oyunu bozarım" olur. Ama bunu yapamazsınız. Elinizden bir şey gelmez. Prens mışkin ise bu "oyun"dan haberdar olmadan oyunu bozan insandır. oyunu bozar, ama ne yazık ki insanoğlu yaşayabilmesi için bu "oyunu" oynamak zorundadır ve insanoğlu canı çok yansa da anlar, anlaması da gerekir. Anladığında ise artık "ne" sorusunun yanında "nasıl" sorusu da vardır.