şayet ben bu kitabın içinde bir yerde olsaydım Ender ve Çetin'in tam ortasında bir karakter olurdum dediğim romandır. olmak istenen kişi Ender ama uhtemelen yaklaşılan kişi Çetin olurdu.
ender ve çetin'in kitabın sonlarına doğru nihal'e mektubu:
" Sevgili nihal. Tatlı nihal, güzel nihal
bir kış günü çetin'le Ender istanbul'da kilyos tarafında bir yere gitmişlerdi. hava feci soğuktu. iki arkadaş bir tepeye çıkmış, bir bulutun içine girmiş gibi olmuşlardı. sisin beyaz kütlesi, etraflarında dağılıp birleşen kümeler halinde hareket ediyor, kulaklarına "hısss" diye bir şey fısıldıyordu. bazen sis arsızlaşıyor, çetin ve ender birbirlerini bile göremez oluyorlardı. deniz... denizi de göremiyorlardı, ama orada tepenin hemen aşağısında belli belirsiz seçilen kayaların dibinde olduğunu biliyorlardı. her yer her şey bembeyazdı, nemliydi, hayaldi, silinip gidecek gibiydi. iki arkadaş susuyordu. sonra bir geminin düdüğünü duydular. bir gemi düdüğü! o beyaz kütlenin içinden bir yerlerden geliyordu. " burdayım!" diyordu, "her şey gerçek" diyordu ve belki de "geliyorum!" diyordu...
çetin ve ender, hala o sisin içinde, seni bekliyor, bekliyor, bekliyor..."