bugün

adalet

Adalet; ölçü, mizan, denge demektir. Zıt anlamı haddi aşmak ve zulümdür. .Aslında adaletin yaygın anlamda iki yansımasını görüyoruz. Birincisi vicdanlarda kurulmaya çalışılan mahkemeler, ikincisi ise hukuksal anlamda ki adalettir.

Toplumlarda kuvvetli bir hukuk sistemi gereklidir.Çünkü hukukun kuvvetinin azaldığı yerde kuvvetli olanın hukuku geçerli olmaya başlar. Aslında adaleti kime sorarsanız sorun herkes adaletten yana olduğunu söyler, ama ihtiyaç duyulan şey adalet uğruna kendi çıkarlarımızdan vazgeçebilecek ahlaka sahip olmaktır.

Kişiler ya da kurumlar olay çıkar çatışması haline dönüşünce adaletten feragat etmektedirler.

Mesela Türkiye için tehdit gibi görünen bir mesele batıda anlayışla karşılanabilmektedir. Etnik dillerin konuşulması ya da başörtüsü meselesi gibi "Bu durumun anlayışla karşılanması batının adaletini temsil etmez mesela, sadece onlar için tehlike sinyali anlamına gelmediğini gösterir henüz. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir" Ben dünyada adalet olduğuna inanmıyorum, doğada hiç yok zaten,ama yine de konuşalım işte adalet gerçekte gizemli bir kavram.
Çok basit görünmekle birlikte, olaylara hakim gözüyle ya da felsefi olarak baktığımızda tüm hükümlerin adaletti sağlamayı tam olarak başaramadığı görülüyor.
Yani adaletin sağlanması mümkün değil. Adalete teorik olarak haklıya hakkının verilemesidir denir.
Ama hak nedir ?
Hatanın karşılığında verilecek ceza nedir ?
Kaybedilmiş bir unsurun adalet vasıtasıyla karşılanmasının ölçütü nedir ?
Zaman, mekan ve kişilere göre bu karşılıklar ne olur?
Bu sorularının yanıtları belirsizdir. Bu durumda her hakim aynı durumda farklı hükümlere varır. Bu da adaleti bir bilince emanet etmek demektir ve bunun anlamı izafi olmaktır, adalet karşımıza matematik gibi çıkmaz. Matematik gibi kesinliği olmayan bir şey ise,öznel olmaya mahkumdur. Menopozdaki bir kadın yargıcın genç bir erkek yargıçla aynı kararı vermesi çok büyük rastlantı olur. Sonuç olarak adaletin kendisini adil olmadığı yargısına varabiliriz.


Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa

Davacı yoksul, davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa

Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler çekilir aradan kadı

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak *

Genel itibariyle adaletteki dengeler böyledir, kefelerin ağırlığı hafifliği gibi unsurlara göre değişir adalet, hak a göre değil.
Bir de devletimizin önemli dairelerinde asılı duran söz; "Adalet mülkün temelidir", bu oldukça komikleşen bir kavram.