bugün

özgecan aslan

Konuyla ilgili "tecavüz ve cinayet karşısında dans mı yoksa kısas mı?" başlıklı bir yazı: http://haber10.com/makale/40511/#.VON2RuasXbM

--spoiler--

Dünya ziyadesiyle kirliydi ve o genç bir kızdı. Hayatı boyunca her türlü kötü ihtimali aklının bir köşesinde bulundurması ve ona göre önlem alması gerekiyordu. Mesela bu yüzden yanında biber gazı taşıyordu.

Minibüste tek kaldığı o an bir tedirginlik mutlaka yaşamıştı. Fakat akşamdı. Araçtan inmesi daha riskli olabilirdi. Belki cebinde ikinci bir minibüs parası da yoktu. Eve erken dönmeliydi. Sonuç olarak güvenmeyi seçti.

Fakat şoför, şeytanın bütün vesveselerine kulak vermişti. Direksiyon farklı yöne kırıldığında anladı genç kız. Yanındaki silahıyla, biber gazıyla saldırıya geçti. Boğuştular. Tecavüzü engelledi.

Ama karşısındaki yaradılış gereği boğuşmada daha üstündü. Canını korumaya gücü yetmedi.

Allah ona rahmet eylesin, ailesine de sabır versin.

Ne yazık ki bu kahredici olayın ardından yaşananlar da bir o kadar kahrediciydi.

Sosyal medyada işin içine din, ırk karıştırılıp ideolojik tartışmalar çıkarıldı. Mesela zanlılardan biri ülkücü işareti yaptığı için bütün ülkücüler suçlandı.

Katil, TOK minibüsçülerinden biri olduğu için bütün TOK sürücüleri katil ve tecavüzcü bellenerek araçları taşlandı.

ibret almayı, nefis muhasebesi yapmayı beceremeyenler savunulacak bir tarafı kalmamış suçlu üzerinden kendi günahlarını gizlediler ve duyarlı görünmekte yarışan ikiyüzlülerden oldular.

Diziler, yarışmalar, kadın programları, reklamlar… hepsi zehirli. insanların bunlardan etkilenmediği savunulamaz.

Evdeki televizyonlara her gün yüzlerce zina, tecavüz, cinayet sığıyor. Kadın bedeni metalaştırılıyor. Ve işte kadına karşı işlenen suçların temelinde de tam olarak bu var. Peki kadın hakları edebiyatı yapanlar neden bu noktada mücadele etmez?

Bir gün sahilde görmüştüm, 12-13 yaşındaki “çocuk sevgililer” birbirlerinin dudaklarına yapışmışlardı. Tıpkı dizilerdeki gibi öpüşüyorlardı!

“Ben yaşamadım bari evladım yaşasın”lar, “bekar erkektir yapar”lar, orasını burasını açması özgürlük bellenen kızlar… Çevremde hiç ummadığım kişilerin toplumdaki bu sakat algıya hizmet ettiğini gördüm, görüyorum.

Daha bunlar gibi ne kadar cahilane fiil veya fikir varsa hepsi islam’dan uzaklaştığımız içindir.

CHP’li milletvekili Aylin Nazlıaka ve beraberindeki kadınlar merhume toprağa verildiği saatlerde gülerek dans ediyorlardı.

Konuyla ilgili “Bunlar kendi ülkesine, kendi milletine, kendi insanının değerlerine, kültürüne o kadar uzaklar ki…” diye söze girdi cumhurbaşkanımız.

Oysa çağdaş Türk kadınımıza gayet yakışacağı üzere One Billion Rising yapıyordu onlar. Tecavüze ve kadın cinayetlerine karşı dünya bu şekilde tepki veriyordu.

Biz de Avrupa Birliği’ne girmek için dininin gereklerinden dahi vazgeçen, yasaları hiçbir islami iz taşımayan son model bir Avrupa ülkesi olduğumuz için bütün bu şuursuzluğu sonuna kadar hak ediyorduk.

Kimse bu ülkede adaletin olduğuna inanmıyor artık. Tecavüzcülerin serbest bırakıldığına şahidiz. Çözelim bunu artık. Yeter!

Bu gibi olaylarda ortadaki suçlu hak ettiği cezayı almadığı müddetçe öfkenin hedefi sapmaya devam edecek ve bu da konuyla alakasız başka insanların ölmelerine kadar gidecektir.

Bakara Suresi’nin 179. ayetinde “Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.” şeklinde buyrulduysa ve biz de akıl sahibi Müslümanlarsak Allah kelamına uyacağız.

Yani bizim bu hususta AB bakanımızın nasıl düşündüğüne ihtiyacımız yok! Ne diyordu sayın bakan, “Ben elime silahı alır bunun cezasını kendim verirdim ama devlete insan öldürmek yakışmaz diye düşünüyorum.”

Allah aşkına kimin haberi var yahu bu islam’dan? Veya islam’dan kimsenin haberi olmasın diye gayet bilinçli olarak mı bu tür söylemler ön plana çıkarılıyor?

islam, sana öldürülen kişinin yakınıysan katilin akıbetini belirleme lüksü veriyor. Yani devletin anası, babası veya evladı değil de, senin evladın öldürüldüğü için bu hakkı devlete değil; sana tanıyor.

Elini kana bulamana, hapse girmene mani oluyor. insan problemlerine en uygun çözüm dinimizde mevcuttur. Bırakın “bence”lerle konuşmayı, dünyadan örnekler vermeyi filan da islam’a dönün!

Bizi yaratan, bize şah damarımızdan yakın bulunan Allah’tan daha mı iyi kural koyucuyuz? Kendimizi de ülkemizi de bu gafillikten kurtarmamız gerekiyor.

Allah’ın ayetlerini hatırlayıp hatırlatmadıkça ve onunla hükmetmedikçe insan için güzel olandan, elzem olandan uzak kalmaya mahkûmuz.

--spoiler--