bugün

underground

bazı Balkan yapımı filmlerdeki gibi derinliği olmayan eğlence odaklı bir film sanıyorsanız yanılıyorunuz. çokça şaşırtan, gerçeküstü izlenimler uyandıran, güldüren ve daha da fazlası hüzünlendiren bir film. izledikten sonra araştırdığımda ise anladığımdan daha derin olduğunun farkına vardım.

kesinlikle tekdüze bir anlatım yok bu filmde. metoforik, simgesel anlatım ne derseniz deyin nihayetinde bir sanat var. anladığım kadarıyla aktarmaya çalışayım*. mesela ilk kısmı Yugoslavya'nın en iyi olduğunu dönemi sembolize etmiş gibidir. Karakterlerin durumu ise en önemli kısım. ve sembolize ettikleri şeyleri bölgenin siyasal tarihinden haberdar olanlar zaten tahmin edeceklerdir.
Yeraltı aslında soğuk savaş döneminde* halka set çekilen ideolojik duvarlardır. Bu duvarla birlikte dünyadan izole bir toplum yaratılmış ve propogandalarla savaşın üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen savaş psikolojisiyle yaşayan yığınlar yaratılmıştır. Toplum korkuyla bir arada tutulmuş ve istenilen istikamete yönlendirilmiş. Bunun için sinema, gazete gibi her türlü yayın organları kullanılmış, tiyatro ve sinema vb. sanatlara müdahale edilmiştir.
Zamanla Ülkedeki hakim komünist rejim eleştirdiği faşist yönetime dönüşmüş; Bu da sosyalist faşizmle olmuştur. (Yugoslavya'daki iç savaşın yanında Bulgaristan'daki asimilasyon politikaları da örnek olarak gösterilebilir)

Anlatılan, Yugoslavya'nın yani kardeşlerin birlikte yaşadığı bahçenin nasıl bir süreçle parçalandığı ve emperyalist güçlerin oyuncağı haline gelip siyaset sahnesinden silinmesinin acıklı hikayesidir aslında. ''Kardeş kardeşi öldürmedikçe savaş savaş olmuyor'' sözü filmi özetlemekte. Şu anda ülkemizin içinde olduğu çözü(lü)m süreci bu minvalde dikkate değer.

Filmin parlamasında önemli etkenlerden biri belki de en önemlisi müzikleri. Balkan müziklerinin en güzel örneklerini bir araya toparlamış ve bize sunmuş Goran Bregoviç. Dobruca ve Rodop yöresel müziğindeki koro ve ezgilerle ayrıca üflemeli çalgılarla duygusallığı damardan zerk ederek izleyenleri mest etmekte. Ve bu müziklerin filme yedirilme şekline ise söyleyecek söz bulamıyorum. *

sürekli bir curcuna hali, bir devinim var filmde. bir çok karakter layıkıyla canlandırılmış olsa da üç ana karakteri canlandıran oyuncuların performansına diyecek yok doğrusu. özellikle Predrag Manojlovic'in oynadığı -marko- tam anlamıyla kaçık bir karakter. şekilden şekile girebilen tam bir siyasetçi...

daha fazla uzatmayım. belli ki uzun bir sürecin, emek ve özenin ürünü bir film. ucuz dramalar gibi kolaycılığa kaçılmamış. Hüzün, trajedi ve eğlence girift bir şekilde hayatın doğal akışı içinde sunulmuş. Kusturica Balkanlara has bir mizah ile umulmadık bir anda güldürüp gerçeğin acısıyla gözleri dolduruyor.

http://www.imdb.com/title/tt0114787/?ref_=nv_sr_1
güncel Önemli Başlıklar