türk düşmanı batılı ağızların dediğine kanıp alakası olmayan, tırnağı olamayacak insanlarla bir tutulan "kara şövalye".
2001 krizinin sadece anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla ortaya çıktığını sanacak kadar saf akıllar varken, balkanlar ve ortadoğu denilen bataklıkları üç yüzyıl boyunca avrupa'ya taşımak istemeyen "büyük devletler"in insafıyla yaşamış osmanlı'nın da her şey bittikten sonra bir umut ortaya çıkan jön türkler/ittihatçılar tarafından hayalperestlikle çökertildiğini sanmak iyiniyetli dahi olsa absürttür. çünkü osmanlıcılar'ın ittihat terakki'yi sevmemesinin altında enver'in istibdatçı yönetimi tasfiye etmesi ve ittihatçılar'ın cumhuriyet kadrolarının çekirdeğini oluşturması yatmakta.
sarıkamış anlatılır durur da donarak ölenlerin 90 bin değil 10-12 bin civarında olduğu, askerlerin yarısının askerden kaçtığı, ruslarla savaşıldığı ve birkaç binin de esir düştüğü pek anlatılmaz. çünkü böylesi daha romantiktir, daha hamasidir. sarıkamış destanı'nın hikmeti zor şartlarda düşmanla çarpışmaktan ileri gelir. emir veren komutandır ama bunun adı da savaştır, bu ihanet değildir.
enver'in eleştirilen "hayalperestliği" ise, osmanlı'nın başında olduğu dönemden çok, basmacılar'ı teşkilatlayıp türkistan hanlıkları'nı birleştirerek turan'ı kurmaya çalıştığı dönemde saklıdır. ruslara yenilse dahi sovyet moskova üzerinden türkiye'deki milli orduya gönderilen destek yine bu hanlıkların, bir kısmı enver döneminde, elde ettiği servetten gelmektedir.
batı'ya dönecek olursak, osmanlıcılar ile batı'nın 1900'lerden günümüze nasıl da iyi anlaştığı herkesçe malum. enver paşa'nın aşağılanması ve birkaç gündür davutoğlu üzerinden dolaylandırılması da batı için bir diaspora propagandasından farksız.