Kendisi benim memnuniyetle karşıladığım bir cumhurbaşkanı adayı değildi. Tayyip'e karşı daha sağlam birisinin aday çıkarılmasını beklerdim. Öncelikle 70 yaşında olmamalıydı cumhurbaşkanım diyeceğim kişi. Şöyle diri diri yürüyen, bağır bağıran biri olmalıydı. Kodu mu oturtmalıydı. Pek bir mıymıy görünüyordu bu adam. CHP'ye tabanına ihanet ettiği için pek bir kızdım.
Ama sonra naif denilen bu adam haldır huldur şikayet etmeden dolanmaya başladı. Arkasında kendisini aday seçen partilerin bile desteği olmadan. Oysa karşısındaki rakibi devletin tüm gücünü arkasına almış esmeye başlamıştı. Başta bizim vergilerimizle yaşayan devlet kurumu TRT olmak üzere diğer özel tv kanalları paçası yemediği için Tayyip için var gücüyle çalışıyordu. Kendisi için benzer bir destek olmamasına rağmen, kendisinden benim gibi pek çok kişinin beklememesine rağmen mücadelesine devam etti.
Tek bir gafını bekleyen, tek bir yanlışını gözleyen bir dolu insana bazı malzemeler de verdi. Bunu kullanmaya başladıktan sonra daha çok adayım olmaya yaklaştı. Bir defa kendisine gerek alaycı sözlerle, gerek sert sözlerle saldıran rakibine karşı seviyesini hiç düşürmedi. En azından şimdiye kadar. Ama düşüreceği de yok. "Monşer" diye lakap bulana karşı "monşer fransızca azizim demektir" diyerek golünü de attı.
Bugün görüyorum da seçime zamanı yaklaştıkça kendisine saldırılar arttı. Ama sakinliği ve olgunluğu ile daha da takdirimi topladı. Ne olursa olsun bu ülkenin cumhurbaşkanı olma şansı bulunan birine böyle hitap edilmemeliydi. Özellikle bu ülkenin başbakanı tarafından. Münir Özkul'un canlandırdığı Rıza Efendi gibiydi o. Tayyip ise kızına sarkan zengin baba.
Aslında zaman içinde hepimiz evrilmişiz farkında olmadan. Hepimiz Tayyip'in karşısında onun gibi sert, onun gibi siyasi seviyeye uymadan konuşan, sert, belden aşağı vuran, ayrımcılık yaparken bir gıdım bile çekinmeyen birini ister olmuşuz. Dünyanın siyasi liderlerine bir bakın. Başbakanımız gibi siyasi liderlere sahip olan ülkeler sadece geri kalmış ortadoğu ülkelerinde. Ortamı germekten bu kadar çekinmeyen birinin bir de cumhurbaşkanı olması ülkemize ne kazandırabilir.
Ekmeleddin'in de fanatiği değilim. Ama ülkemizin nasıl ülke olacağını hayal ediyorsak kendimizi kandırmayı bırakıp dünyaya bir göz atmakta fayda var. Belki de siyasi gerginliği nispeten sonlandıracak, Abdullah Gül gibi yanlı bir cumhurbaşkanından sonra ona ihtiyacımız vardır. Eğer Tayyip Erdoğan seçilirse de cumhurbaşkanlığının çok uzun olacağını sanmıyorum. Hırsı ve egosu bu denli yüksek birinin oynayacağı hedef Türkiye cumhuriyeti başkanlığı olacaktır.
Son olarak Ekmeleddin ihsanoğlu'nu Selahattin Demirtaş'a "kardeşim" dediği için yadırgamışlar. iyi ama milletine yalan yere yemin ederek yasal bir siyasinin yerine bir terör örgütüyle gizli gizli görüşmek daha mı iyi... Hem artık bir siyasi bir liderin ağzından rakibi kim olursa olsun "kardeşim" lafını duymaya ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum.
