hangi eskisi gibi diye sorulması gerekir. küçük bir çocukken bir an önce büyümek ister 'mutsuz' oluruz, büyüyünce çocukluğumuzu özler 'keşke çocuk olsam' diye mutsuz oluruz. üniversitede okurken bir an önce okulu bitirmek isteriz, okul bitince mutlu olacağımızı düşünürüz, okul bitince 'ya ne güzeldi üni. yılları, ne pismiş şu iş hayatı' deriz kendimize. evlenince mutlu olacağımız düşünürüz, çünkü yanlızlık 'mutsuzluk'tur bizim için. evlenince de, özgürlüğü özleriz, 'ne güzelmiş bekarlık, özgür ve sorumsuz yaşıyormuşum yaa' deriz içimizden. çocuğumuz olsun, biran önce büyüsün isteriz, çocuk büyütmek bize zor gelir, çocuk büyüyünce 'keşke küçük olsaydı da hep yanımda kalsaydı' deriz. iş hayatı bizi tüketir 'mutsuz' oluruz, biran önce emekliye ayrılmak isteriz. emekliye ayrılınca sıkıntıdan evde oflayıp puflamaya başlarız. çünkü emeklilik bizim için boş boş oturmaktır, hiç plan yapılmamıştır. yani hiçbir zaman eskisi gibi mutlu/mutsuz olamayacağızdır, bu bir hayaldir.