bugün

kemal unakıtan

kendi fetişlerini yaratabilen ve sık sık fetişlerine kurban adayan siyaset arenamız, fetişlerin en nacizanesini bizlerle bir dönem daha paylaşıyor. bir dönem daha kendi gucumuz ve olanaklarımız dışındaki yararları pek eski - pek yeni fetişimizden umacağız. rembrandt ın '' sarraf '' adlı tablosundan fırlamış bu figurle, muktedirler sayesinde bir zaman daha mecburen yol alacağız. bütün dunyasını senetlerin, alacak verecek defterlerinin, altın terazilerinin oluşturduğu yaşlı, para canlısı munis hazineli fetişimizden, anlaşılan o ki daha öğreneceğimiz çok şey var! holding yonetmenin acımasız rekabetini, devlet yonetiminin karlılık bilancosuna taşıyan fetişimizle alttan kalanın suyunu çıkarmaya kaldığımız yerden bir dönem daha devam edeceğiz...

bundan önceki döneminde yeni dunyanın sırrını aydınlatan zaman buyucusu gibi ortalarda endamı boy gezdirerek bizden esirgediği mum ışığı ile sanslı figurleri aydınlatan fetişimiz bakalım bu döneminde kimlere vahiyini ulaştıracak.. aydınlık sacağında biraz olsun soluklananların '' yeni sırlarla'' okus pokus öğrendikleri bu bereketli rahle bakalım bu döneminde kimlere acılacak...

kendi dumen suyundan akan paralar ırmağa yanaşanların testisini doldururken, milyonlarca memur ve işcinin görev zararları yine kanayan yarasımızı olusturacaktır. sermayenin akla hayale gelmeyecek cin fikirlerine kapılıp gidilirken işcinin, memurun zam istekleri turlu endekslere bağımlı seyir alacaktır. açlıkla eğitilen, açlıkla yetiştirilen milyonlarca yığın, yıkılan ekonominin altında havasız tutulurken, kendi şirketlerinde çoçukları şişmiş ego ile başarılı iş adamı olabilmenin pozlarıda takınacaktır.

bazıları vahiyi ile semaya gark edilirken, birileri rahle i tedris beslenirken, çoğumuza da kendi servetiyle gec buluşmuş hovarda bir azmanın, geleceği hesaba katmadan, yaşanmamış yılların acısını amansızca koparan, baba yadigari tüm mülkü satışa çıkaran klişe yeşilcam senaryolarını, fetişimizin kaleminden izlemek düşecek.

felaket üzerine binen felaketlerini, birer hayra vesile kaynağı sanarak fetişlerine kendi ulkelerini adak edenler fonda '' seni uzaktan sevmek aşkların en guzeli'' eşliğinde, anlamadıkları bir dunyanın bol rakamlı kevgirlerinden suzulerek soğuk suyla serinleyip, herşeye uzaktan bakıp, içgeciren bir dikkat kesileceklerdir .

mutlu, hulyalı ruyalara serilmiş ömürler beklenen saadetti matine heyecanıyla bekleye dursun, gustav dore'nin dante cehennemi için tasvir ettiği çıplak, umutsuz ve buyuk acılar içerisinde çukura doldurulup yığılıp kalanların gravuru kendi atlaslarında belirginleşmekte.

bu gravurde asıl korkunc olansa kendi kudretini sığdıracak ova duzluğu bulamayan fetişimizin, dore nin tasvirindeki cehennem bekcisi misali elinde tuttuğu togasıyla çukurdan çıkmaya calışanların başını ezmesidir... ezilen başlar kendi makus tahlilerine dönerken, yaşlı huysuzumuza ezbere aldıkları ezgi ile dudak ışıttırmaya devam edecekler '' beni sat, kendini sat, herşeyi sat''
güncel Önemli Başlıklar