burada belirgin iki etken var. başçavuşun karakteri ve asteğmeni nasıl gördüğü, bir de asteğmenin askerliğe kendini ne kadar kaptırdığı.
ben askerliğimi asteğmen olarak yaptım ve eğitim verilen bir birimde meslek gereği görevlendirildim. bulunduğum ofiste 3, müdürlüğümde ise farklı farklı yerlerde 10-12 tane astsubay abim vardı. abi diyorum çünkü ben 23 yaşında bir asteğmendim onların neredeyse hepsi benden yaş olarak büyük, çoluğa çocuğa karışmış insanlardı. ben onlara saygı duydum, onlar benim rütbeme saygı duydular beni ezmeye çalışmadılar, beni kardeşler gibi gördüler ve ihtiyacım olduğunda hep yardımcı oldular. ben de askerliğe kendimi kaptırmadım, görev sürem bitene kadar bana verilen görevleri yapmaya çalıştım ve sorumlusu olduğum birimi idare ettim. ama askerlikten bezmiş ve mesleklerini sevmeyen abilerime de gerektiğinde destek oldum. ve şu bir gerçek ki hiç bir subayla astsubay abilerimle kurduğum diyaloğu kuramadım, bulunduğum birlikte 50'den fazla subay olmasına rağmen. benim avantajım takım komutanlığı yerine bir eğitim ünitesinde teknik sorumlu olmamdı. biraz da şanslıymışım ki gerçekten iyi insanlarla çalışmışım.