bugün

yeşilköy

istanbul'un icinde istanbul'a ait degilmiş gibi duran köydür, daha sahil yolundan yaklasirken anlasilir guzel bir yere gidildigi, cicek böcek sayisi aniden artiş gösterir, ön cama çarpan arilar çoğalir ister istemez katil ederler insani. istanbul'da çiçeği böceği kalabilmiş nadir semtlerdendir. yesilkoyluler taksim'e giderken "istanbul'a gidiyorum" veya "şehire iniyorum" gibi ifadeler kullanir şaşkınlık içinde birakirlar bilmeyenleri. icinde bu kadar bina olmadigi yillarda muhakkak ki cok daha guzeldi fakat her yer gibi kucuk bir betonlasma krizi yasamissa da cok agir yaralar almadan atlatmiştir. aval aval "osman abi bak ucak geciyo lan ustumuzden" diyerek yukarlara bakip salyalarini akitanlarin alin bölgelerinde marti kakasi zuhur etme olanagi yuksektir, bu olayda martilar yüceltilirken tabi sabahin dördünde viyak viyak bagrdiklarinda da gun yuzu gormemis küfürlerle anilirlar. yeni yeni, yesilkoy ve tarihi hakkinda bir kitap basilmiştir, fakat kitap bütce sarsan cinstendir*. bir takim korkunc tikinin son zamanlarda güzide mekani olarak bilinse de pek guzel bir yerdir, pazartesi sabahi koşuya gidenler haftasonu yüzmesini bitirip evlerine dönmüş insanlarin donlarina takilip düşme tehlikesi atlatabilirler, bu donlarin neden sahilin ortasinda terk edildikleri de ayrica köy insaninin merak konusudur.
(bkz: yeşilköy taksim dolmuşları)*