bugün

ümraniye belediyesi şiir yarışması sonuçları

Ümraniye Belediyesi 10. Geleneksel Şiir Yarışması Sonuçları Açıklandı

Ümraniye Belediyesi tarafından bu yıl 10.’sunun düzenlendiği, marka haline gelen Geleneksel Şiir yarışması sonuçları açıklandı.

Her yıl düzenlediği yarışmalarla sanat ve edebiyat dünyasına yeni yetenekler ve eserler kazandıran Ümraniye Belediyesi tarafından bu yıl 10.su gerçekleştirilen Geleneksel Şiir yarışmaları sona erdi. Yetenek sahibi kişilerin eserlerinin kültür ve sanat dünyamıza kazandırılması açısından büyük bir fonksiyon icra eden yarışmalara, ülkemiz edebiyat çevrelerinin yanı sıra ülke dışından da katılımlar gerçekleştirildi. Konusu “100. Yılına Girerken Çanakkale Destanı” olan şiir yarışmasına 1336 adet şiir gönderildi. Alanında uzman edebiyatçı kadrosunun jüriliğini yaptığı yarışmada uzun süren değerlendirmeler sonunda, dereceye giren eserler belli oldu.

Şair Zafer Şık Tarihçe-i Aşk Şiiriyle BiRiNCi
Şair SALTUK BUĞRA BIÇAK "KARDELENLER ÜŞÜRKEN ÇANAKKALE'DE" Şiiriyle iKiNCi
Şaire SELMA DÖNMEZ "KÜÇÜK SAKA" Şiiriyle ÜÇÜNCÜ oldu.

Mansiyona layık görülen şairler ve şiirleri:

FATiH KÜÇÜKBAŞ-BiR SIRDIR ÇANAKKALE
SEYFi ŞiRiN-KOCA SEYiT’iN ELMASLARI
HACI YAKIŞIKLI-MASA’LARDA KAYBEDiP MASAL’LARDA KAZANAN
MAHMUT ÖZTÜRK-ÇANAKKALE YENiDEN DiRiLiŞ
DURMUŞ KAYA-CAN SENDE NiHAN
SONGÜL ÇELiK-NAR’A BATIRILMIŞ MEKTUPLAR
ŞEFiK TiRYAKi-50. BEYiT, ÖLÜMÜ ÖLDÜRMEK
SEBAHATTiN GÜNDAY-TARiHiN SON DESTANI
NEVRiYE BOZDEMiR-SUS DESTANI
MAHMUT NACAR-ÇANAKKALE KIYÂMI

Naat Şairi olarak da bilinen Zafer Şık'a birinciliği kazandıran Tarihçe-i Aşk şiiri;

Tarihçe-i Aşk

keşmekeş bir zaman
ve daha keşmekeş topraklar
bir cehennemî rüya bu
durun
kirli postallarınızla
ve alnınızdaki katil yazısıyla
giremezsiniz buraya

lügatlerde tabiri yok bu mevsimin
bahar değil kış değil
hazan değil bugün
ve ismail
bir hazin günce
sabah yarım ekmek
öğle yok
akşam şekersiz üzüm hoşafı, ekmek yok
göğüslerde imanla muhkem bir aşk telkini
ve daha muhkem ilahi sığınak
oysa hep aynı sloganla irkiliyor kalbimiz
'ekmeksiz yaşarız hürriyetsiz asla'
ya aşksız yaşayabilir mi bir insan
yani vatansız yani nefessiz
sonra cehennemin girdaplı duldalığı.
sonunu düşünenler değil
kendini düşünenler kahraman olamaz ismail
kalbine mi battı yine
sürgün yemiş güllerin son demi
ve neyyir gülüşleriyle
senin ardından el sallayan çocukların vebali

bu destan senin
bu ak yazgı
bu kurşunlara yön veren dualar
bu naz, bu yarım bozlak senin
ruhumuz okusun ismail sustuysa dilimiz
'anam yakmış kınayı adak diye
ben de vatan için kurban doğmuşum
anamdan Allah'a son bir hediye
kumandanım ben ismail doğmuşum'

yaralarına baldıran sürmeye gelirken haramiler
nasıl da büyüdün birdenbire öyle
taşı tutsan gülle olacak
ve elinde mavzer
bir annenin bebeğine sarılışı gibi masum
namusu çiğnenmiş babalar gibi küheylan
ve baldan
ve sütten
ve ab-ı kevserden geçip
ab-ı dide iksirinden içerken iner son perde:
- erzurumlu eyyüp oğlu mustafa
- şehit
- kayserili feyzullah oğlu hasan
- şehit ...
ölmek için birbiriyle yarışanlar
liva'ül hamdin himayesinde
şimdi bir lahuti ictimadalar

savaş merhamet bilmezdi
fakat ismailler başka
sahi insanlık nedir bilir miydi aç canavarlar
anzılhadaki kutsal balıklar
ve kernekteki serin sular değil belki
kızıl sarıklı tepeler ve nusrat
ve şehit ninnileri söyleyen sular
şahit sana
melekler şahit, bulutlar şahit
üçler yediler kırklar ve erenler şahit sana ismail

bu heyecan
bu taç
bu madalya senin hep
gerdeğe değil
hepsi ölüme geç kalmamak içindi
nar ve nur a'rafında
kan ve gül kokardı coğrafya
ve arzdan arşa tekbir naralarıyla
anneler evlatlarını dönsünler diye değil
dönmesinler diye yollardı
yollar ki sanki kerbela
ve hâlâ hayası eğer varsa utansın avrupa
ve uyansın garb sevdasıyla yatıp kalkanlar

kundaktaki bebeğinin üzerinden örtüsünü alıp
cephaneliği örten nene hatunlar vardı
bir karış vatan toprağı
candan da evlattan da kıymetliydi
cennet nasıl da ayaklarınızın altına yakışırdı
bu 'vatan'da
'Hû'larla ve on bir yıldızla secdeye durulurdu beş vakit
vatan ki bir elif miktarı Allah'a ramak cifir
ey vatan
ey herşeyiyle yadigar
her evladın sana ödeyecek borcu var

mağribten maşrıktan
sonra haritada izi kaybolmuş diyarlardan gelen
bütün renkler
güneşin çocuklarıydı
unutmadık ismail
can kardeşi olduğunu bütün renklerin

bir kaç hasta ruh
ve üç beş çapulcu grup
vampirler istedi diye
güneşler etmezdi gurûb
asrın ebreheleri
ellerinde demirden kargalar
iki asır evvelinden kalan kirli plan
oysa sarhoş dudaklarında kendi kaderleri
'hasta adam' dediler
ha öldü ha ölecek dediler
ve şimdi 2014 bir Besmele sırrı uzaklıkta
hasta adam kim
ölen kim kalan kim
söyleyin

99 esma ve dua gibi
tesbih tesbih 99 yıl geçti üzerinden
ah çanakkale
ah cennete uğurlanan yolcuların terminali
bu dualar senin
dudaklarımızda ayet ayet büyüyen
yaldızlı aminler senin

dün incire zeytine ve O'nun üstüne
bugün şekersiz üzüm hoşafına
kuru ekmeğe
ve yine O'na
ve yine sana and olsun

avcı hattında erkek kılığında
kadın kahramanlar
yediden yetmişe yek vücud olmuş ehl-i iman
iman hem nur
hem kuvvettir Seyyid Onbaşım
biliyorum dağları bile kaldırırdın o sebatla
herkesin bir hesabı var ismail
denize gömülü şifreleri
Ya Fettah demeden aç açabilirsen
bilemezler
O'nun da bir hesabı var

ne korkulu bir atlastı öyle
kan ter içinde tarih
asrın akabe biatında
uğruna ölmeye değer
narin aşk dehlizlerinden mi geçtiniz ismail
ve bir haçlı seferi daha
en hazin yenilgi
en ağır infilak ve helak
şu cehennem mevsimi sizindir avrupa
noel sizin
nevruz bizimdir
bahar bizim har sizindir

zemzem mübarekliğinde
bir damla su taşırken bir karınca
bir kuşun gagasında küçücük bir çalı
ibrahimî ateşlere düşmüşüz ne çıkar
bu vatanda her evlad
ya ismail olarak doğar
ya fatıma

diz büküp
rahle-i aşkta tedris gören delikanlılar
bir başka aşk mabedinde
talime gittiler
gittiler bir daha dönmediler

sabah yok
öğle yok
akşam yok
bu başka zamandır ismail
başka bir sabahtır uyandığın gün
ne göz görmüştü
ne kulaklar işitmişti ismail

Zafer ŞIK