Şu bir gerçek ki bu millet tarihini kıytırık bir televizyon dizisi ile öğrenmeye başladı. Daha önce Kanuni ya da Süleyman denince akla ilk gelen bundan senelerce evvel uçurulan bir "Süleyman the Magnificent" (Muhteşem Süleyman) balonuydu herhalde. Kanuni Sultan Süleyman sadece Osmanlı tahtının değil tüm dünyada en çok hüküm süren devlet adamlarından biridir.Osmanlının tarih sahnesinde en güçlü olduğu dönemde tahtta oturmuştur ve şüphesiz fayda sağlamış bir sürü hizmeti vardır. Ömrü dizide gösterildiğinden çok daha fazla savaş meydanlarında geçmiştir. Osmanlı toprakları onun döneminde daha da genişlemiştir. Devşirme de olsa bir çok önemli devlet adamı onun zamanında yetişmiştir. Barbaroslar, Mimar Sinan'lar onun döneminin insanlarıdır.
Ama şu da bir gerçektir ki bugün dahi başımıza bela olan bir çok konu da onun saltanatı sırasında başlamıştır. Örneğin adı rüşvetle anılan Rüstem Paşa onun devrinin vezirlerindendir. Elbette onun bile hizmetleri olmuştur ama devletin hizmetinde olan bu sadrazam o denli rüşvet yemiştir ki Kanuni'nin ölümünden sonra 2. Selim başa geçtiğinde devlete borç verecek duruma gelmiştir.
Bunun dışında 46 yıllık saltanatı boyunca Rusya üzerine tek sefer yapmayarak Rusya'nın gelişirken önüne hiç engel olarak çıkmamış ve sonraki yüzyılda düşmanımızın oluşmasına yol açmıştır. Bunun dışında yaşının ilerlemesiyle birlikte tahtı çocukları yerine vezirlerine bırakarak kendinden sonra tahta çıkacak olan padişahların da onu örnek almasına yol açmıştır. Devlet, Kanuni zamanında vezirlerce yönetilmeye başlanmıştır. En büyük şansı iktidarının sonlarına doğru Sokullu gibi bir vezirin yetişmesi ve onun direyetli yönetimi sayesinde devletin idare eder durumda kalmasıdır.
Hürrem Sultan'ın çok fazla etkisinde kalması hatalarından biri olmakla birlikte sadrazamlarını seçerken de çok büyük bir yetenek gösterememiştir. Zaten oldukça sayıda sadrazamı olmuştur. Kendisine sadık, devlete hizmet edecek namuslu insanları ayıklamayı çok başaramamış, kendi cebini doldurmaya eğilimli, aşırı egosu olan insanları çevresinde toplamıştır, bu da devletin zirvesinin sürekli birbirleriyle didişmesine neden olmuştur.
Kanuni'nin yeteneği aslında gücüyle ilintilidir. Bu kadar büyük bir güç elinde olmasaydı da bu denli büyük bir devlet adamı olabilir miydi, orası şüphe götürür. Ama geleceği görme konusunda sıkıntılı olduğu bir gerçektir. Piri Reis'i öldürtmüş, böylece okyanus ötesi denizlere hakim, bilgisi olan en büyük denizcimizden olmuşuzdur. Oysa o dönemde o büyük gücüyle Okyanus ötesine yelken açmayı akıl edebilse belki bugün Amerika'nın önde gelen toplumlarından biri de biz olacaktık. Akdeniz ile yetinmiştir.
Fransa'ya kapütülasyonların tanınması onun zamanında başlamıştır. Bu o kadar büyük bir dert haline gelmiştir ki Lozan Barış Antlaşması'nda yabancı ülkelere tanınan bu ticari ayrımcılığın kaldırılması düşman devletler tarafından savaş sebebi olarak gösterilmiştir. ismet inönü Lozan'da en büyük başarısının bu olduğunu dile de getirecektir.
Oğlu Mustafa'yı öldürtmesi ise sadece elinde evlat olarak en yetenekli şehzadeyi öldürtmesi anlamına gelmez. Aynı zamanda tüm geleceğimizi de etkilemiştir. Öyle ki, Mustafa'nın öldürtüldüğü haberi dönem Avrupa'sında büyük yankı uyandırmış, sevinçle karşılanmıştır. Elbette bunun bir de insani boyutu vardır. Kimse Fatih'in Kanunnamesi'nden falan bahsetmesin. Bir insanın kendi oğullarını öldürtmesi nereden bakarsak bakalım korkunç bir hadisedir. Ama bununla da yetinmemiş şehzadelerinin çocuklarına kadar katlettirmiştir. Mustafa'nın oğlu da bu şiddetten kurtulamayacaktır. Ama asıl kırımı Şehzade Bayazıt yaşayacaktır. Kardeşi Selim ile girdiği taht mücadelesinde babasının Selim'in yanında yer alması yüzünden yaptığı savaşları kaybetmiş, iran'a sığınmak zorunda kalmıştır. Bu onun orada da öldürülmesine engel olmamış kendisi ile birlikte Şehzade'nin yaşları 3 ile 17 arasında değişen bütün oğulları boğularak öldürülmüştür. Bir insanın ne sebep olursa olsun 3 yaşındaki bir çocuğun öldürülmesi konusunda emir vermesi kabul edilemez. Devletin bekasını o kadar düşünüyorsa tahttan çekilmeyi de bilmeliydi.