fazla yoruma gerek duyulmadan, kendi yazdıkları ile kendisini tanıtan biri.
fatih altaylı'nın kişiliği aslına bakılırsa kimi galatasaraylılarca da pek sevilmez. öte yandan, murat bardakçı'yı parlatmak için programındaki diğer tarihçi aydınlarla nasıl alay ettiği de programlarına denk gelenlerce de iyi bilinir. herhangi bir programını izleyenler, levent kırca'nın verdiği tepkiden farklı bir tepki vermeyeceklerdir.
madem tayyip erdoğan'ın adamı saraç'a karşı "yakın tavrı" gün yüzüne çıkıp malum olan ilan edildi, geçmişte tayyip erdoğan'a karşı tavırları nasılmış, ona bakmak gerekir.
öncelikle tayyip erdoğan'ın 2002'de "gömlek değiştirdiği" günlerdeki bir yazısında;
26 Nisan 2002 : "Zaten Tayyip Erdoğan da huzur arayan Türk siyasetine uymuyor. Yakışmıyor. Sadece kirli geçmişiyle değil, yetersizlikleriyle de yakışmıyor. Görülüyor ki, yeni dönemde artık Tayyip'lere yer yok. Ben AKP'nin Tayyip ısrarını da anlamıyorum. Bilgisi zayıf, deneyimi eksik, eğitimi yetersiz, yabancı dil bilmez bir adam. Polemikçilik, demagogluk lider olmaya yetiyorsa amenna. 21. yüzyılın dünyasında dünya siyasetinde var olmak isteyen bir Türkiye'nin önderi olacak adam değil çok belli. Bırakın onu Türkiye'yi yönetecek çapta dahi değil." http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=67887
bir de şu yazılara bakın;
2 nisan 2004 : "denktaş da, rumlar da çözüm falan istemiyorlardı. (...) Bu oyunu kararlı bir Başbakan bozdu. (...) Kıbrıs meselesinde şu an gelinen nokta, benim yıllardır düşündüğüm ve yazdığım noktadır. Yıllarca küçümsediğimiz Kasımpaşalı', Dışişleri'ne güvenerek, kendi sıcak tavrını kullanarak ve hepsinden önemlisi cesaret ederek' bence büyük bir iş başardı. Bence bu yılın Nobel Barış Ödülü, Tayyip Erdoğan'ın hakkıdır." http://hurarsiv.hurriyet....ster/haber.aspx?id=214553
24 eylül 2004 : "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la sohbet ediyorduk. (...) Kafasında köy enstitülerini çağa uygun bir şekilde canlandırmak gibi bir fikir vardı. (...) Erdoğan Atatürk'ün projelerine sahip çıkıyor' ya da Erdoğan Atatürk'ün izinde' demeyi bile kafamda kurmuştum. Yine de Erdoğan'ın etkileyici ve önemli' bir lider olduğu açık. Türkiye'nin demokrasi hamlesinde Atatürk'ten sonraki haneye adı bazıları istese de, istemese de yazılacaktır." http://hurarsiv.hurriyet....ster/haber.aspx?id=259898
bu yazısının "ne zaman adam oluruz?" köşesi de manidar : Bizden bekleneni değil, düşündüğümüzü söyleyecek cesarete sahip olduğumuz zaman.
sevgili fatih altaylı, yine senin bir yazınla bitirelim bu mesajı:
18 nisan 2002 (başlık : "Radikal islamcı radikal dönek"): Bildik Tayyip Erdoğan. Laik cumhuriyete söven, kendinden olmayan herkesi karalayan, nifak sokucu, bozguncu, ordu aleyhtarı... (...) Ben komünistken liberal olan gördüm. Liberalken sosyalist olan gördüm. Sosyalistken, oportünist olan gördüm. Hepsiyken Makyavelist olan gördüm. Ama Tayyip Erdoğan gibisini görmedim. Ne oldu, iki kere ABDye gitti, iktidarın kokusunu aldı dinsiz mi oldu? Referansı artık islam değil mi? Artık dünyada hak düzeni istemiyor mu? Ve tabii eğer bütün bunlardan döndüyse... Bu kadar radikal bir döneke, bu milllet nasıl güvenecek? Bir daha ne zaman ve nereye döneceğini kim bilecek? http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=66214
evet, biz de senin gibisini görmedik. (jöleli hariç). bu tavırların yeni de değil, bilinen şeyler. akpliler "doğru yolu bulmuş" olarak bakabilirler. normaldir onların öyle bakması. ama mesele fırıldaklıkta. "piranalıkta". ne zaman adam oluruz'lardan biri de şöyle : "Adam olma ihtimali bulunanların oranı, adam olma ihtimali bulunmayanların oranından fazla olduğu zaman." çok doğru.