bugün

üzgünüm

Birinci tekil şahsın kendini kötü hissetmesi durumu.

Üzüntü, elinden gelenin yetmediği durumlarda ortaya çıkar. Kişi her yolu denememişse üzülme hakkı yoktur aslında. Işte böyle aciz kalınan bir durumun ruh halidir üzüntü. Bu kadar akıllı bir açıklamadan sonra ne kadar subjektif bir akılsızlığa yelken açacağız kim bilir.

Ben üzgünüm. Ya da sadece üzgünüm, gizli özne ben. Bir defa varlığımı hep o anlam denen muammanın içinde aradığım için üzgünüm. Hayata hep taraflı yaklaştığım için. Nasıl tarafsız olabilirdim ki. Taraftar olmadığım için üzgünüm daha doğru söylemek gerekirse. Çünkü bertaraf oldum. Bana öğretilen yaşam, yaşam hakkına saygı olduğu için çok üzgünüm mesela. Tarafsızlık çünkü insanı taraf olmamak kısırdöngüsüne saplar ve orada debelenir durursunuz. Ait olma hissi yaşamın temel motivasyonudur. Ancak oraya ait hissederseniz yaşamak için çaba gösterirsiniz. Ait hissedemediğim için üzgünüm. -Ebilmek varsa işin içinde ya da -ebilememek, ortada bir beceriksizlik var demektir. Beceriksiz olduğum için üzgünüm.

Becerikli olmayı beceremedim bir türlü. Çünkü bağnazdım, yobazdım. iğdiş edilmiş bir beyne sahiptim. Taraf olamama, ait olamama sorunum vardı. Varolabilmek için suni taraflardan birine sığınmalıydım. Birey olarak var olabilmek diye bir şey yok bu hayatta üzgünüm.

Şimdi varlığım kendini yeyip bitiriyor var olan düzene uyum sağlayıp yaşamayı başarmak yerine. Yaşamda ayakta durmak başarısını göstermediğim için üzgünüm. Var olmayı tercih edip, o yegane başarıyı, ayakları üzerinde dik durmayı başaramadığım için. Ve bunu kendi varlığımı kendi kendime tehdit etmek pahasına yaptığım için üzgünüm.