bugün

bülent ersoy

oldukca kibirli ve poposunun rahatına duskun bir insandır. bodrumda bellboy olarak calısılır ve bir gun otele bu sahıs gelir, efenim 2 gun kalacak olmasına ragmen adeta bir yemek takımı gibi 7 parça devasa bavul ile gelmiştir. bavulları gorunce once bir hasbinallah denir, sonra odasına yerleştilir. iki gun sonunda cıkısı gelmiştir. odasından valizler alınır, lobiye goturulur, ama o da nesi, bulent hanım ucagı kacırmıstır,hasbinallah uzeri iki denir ve musteri haklıdır dusuncesi ile bavullar odasına geri taşınır. ertesi gun olur, optimus bavullarını almak icin minibus! ile odasının onune gelir, bavulları alır, yukler, diger bellboy arkadası minibusu lobiye goturur. bu arada optimus bulent hanımla basbasa kalmıstır.

bulent hanım soyle bir optimusu suzdukten sonra "ne yani bi de lobiye kadar yuruyecegim mi ben?" der, lobi ile aradaki mesafenin 40 metre oldugunu bilen optimus bu lafla beraber dumurlar diyarına yolculuga cıkar. neyse efenim, arkadas minibusle geri cagrılır, bu arada o gelene kadar bursalı olan optimus, ortamı yumusatmak icin "ehe ehe ben de bursalıyım" der ve bir an ne dedim ben, ne demekti bu diye kendini sorgular, bulent hanım da "aaa oylemi" diye bir cevap verir. derken Allahtan arkadas imdada yetismistir ve alır goturur basımdan bunu.

defalarca valizlerini tasıtmasına ragmen "ben ayrılırken size veririm bahsislerinizi" diye bir bahane uydurup tuyer aramızdan.

ama ilahi adalet sahneye cıkar ve tam biz otel cıkısında minibuse benzin doldurmaya giderken bunun arabasının yolunu tesadüfen keseriz, artık "oh bahsisten de kurtulduk" diye dusunen bulent insanı artık herhalde "simdi de vermezsem bahsisi,yuzsuzlugun sınırlarını zorlayacagım galiba" diye dusunmustur ki, bir 20 kagıt atar ortaya...

mutlu son,zafer bizim olmuştur.