Üslup sahibi yazardır, bu nedenle seveni çoktur; *
Komplo teorilerini sevmez görünür, komploculuk içeren tesbitlerin ustasıdır;
gizemler, ispatı mümkün olmayan tezler, söyleyeni bildiğinden daha bilmiş gösterir; komplocu yorumlar onun dev aynasıdır; bu nedenle aynası da, parlatıcıları da yaygındır; yaygın olan şey ise değersizdir memleketimde;
Yereldir, bu nedenle kimi sözleriyle içimizin yağını eritir ama kısa keser ve yerelliğin açmazına teslim olur, bizi dünyalı olmaktan çıkarır o yüzden de yerelliğini, ayağına batmış bir çakırdikeni gibi taşır, taşıtır;
dağları çok sever, dağlar onun saçlarını savurur ama dağlardan ovaya bakıp gerçekleri yansız görmeye yanaşmaz, hamasetle oynaşmayı sever; dağdayken bağı över bağdayken dağı; bu nedenle bağdayken susuzluktan kavrulur, dağda beynini deler pınarın sesi;
Erkek egemen söylemini dilinden atamamıştır, bu yüzden lümpenliğini sever, değerli kılmaya çalışır *; lümpenliğin en değerli olduğunu sananlarca pek sevilmesi normaldir;
Bu topraklar onun gibisini gördü, geçirdi; "bu topraklar" diye diye bu toprakları kabartacak sonunda; o son anda başını tabutundan çıkarıp toprağa tüm övgülerini unutup, izleyenlerini açmazda bırakıp "beni yakın küllerimi denize atın!" diyecektir; bu denizin Karadeniz olduğu kesindir ama topraktan denize macerasını her daim değiştirdiği için onu asla anlayamayız, elimizle tutamayız, çünkü o bir hamsidir, ele gelmez, gelse de elde yaşamaz, hırpalanmaya çok açıktır; o yüzden hırpalanmaktan zevk almanın şiirine tapar;
Bu toprağa katkısını anlamak için onun alengirli dilini, tavrını çözmek ve onu tutarlı eleştiriye tutmak gerekir, bu belki ona da faydalı olurdu;
Bu adam hem övülmeli * hem dövülmeli *; öveni dövene denk olsun, övenleri dövenlerle iyi geçinsin, belki hem sevenler hem kızanlar mutlu olur ama kim bilir Nihat da Nihat olmaktan çıkar o zaman;
Bu adam öyle biri ki slogan yakışır ona, özlü sözler üstünden akar, gün gelir sizi slogana sıkıştırır, kızarsınız seversiniz ama bilirsiniz ki anlamak her şeydir; çünkü marazi bir sevgi yaratır çevresinde ve bizi şu sözlere zorlar: Ya sev ya fark et!