90 larda çocuk olmak

entry2063 galeri
    1647.
  1. 90'larda çocuk olmak, istanbul'da sisli havaların yoğun olduğu zamanlarda okula başlamak demektir. çocukluğa dair hatırlanan ilk şeyler olduğundan mı yoksa gerçekten istanbul'un kömür belası ile savaşmasından mıdır bilinmez, hep gri sabahlara uyanmaktır. gri sabahlarda da annenin odanın ışığını açmadan mavi önlüğünün düğmelerini iliklemesidir, senin gözlerin daha uykuydayken. ve tabi siyah önlüğün yasaklanıp mavi önlüğün giyilmeye başlandığı zamanlarda okula gitmektir. o okullara daha pimapenin girmediği, pencerelerin hala tahtadan olduğu son yıllara yetişmektir biraz da. okulun ilk günü hemen yan sokakta oturan amcana gidip kırmızı 20 bin liralık banknotu alabilmektir. kantinden de pınar'ın üzerinde küçük inek resimli çilekli sütünü içmek ve yine akşam babayla bakkala gidildiğinde 1 litrelik pepsi cam şişe alırken bir kutu da yine o sütten istemektir. ve sonra bakkaldan çıkmadan önce küçük plastik nesne içindeki renkli kokulardan alıp patlattıktan sonra eline sürmektir.

    tabii ki defalarca söylendiği üzere super mario'da 8x4'e gelmek ve prensesin başka kalede olduğunu öğrenip ilk duyduğun küfürleri de etmektir, gizli gizli. 1993 yılı 23 nisan'ını o zamanki adıyla fenerbahçe stadında yürüyerek yapmak ve eski salı pazarında bu yürüyüşün provasını yapmaktır.

    gazetelerin vermeye başladığı maskelerin sınıfta cam dolap içinde durması ve sizin en büyük hayalinizin ona ulaşmak olmasıdır ve yine gazetelerin kuponla neredeyse vermediği şey olmadığı dönemi yakalayıp evin en küçüğü olarak onları takip etmek zorunda kalmaktır.

    okuldan eve döndüğünüzde pembe dizilerin atası, ikiz kardeşler manuela'yı izlemektir ki dolayısıyla manuela'nın müziğini ezbere bilmektir.

    henüz internet ve bilgisayar olmadığından yapılabilecek en büyük aktivetinin kızlarla ortada sıçan veya saklambaç, erkeklerle dokuz aylık ya da mahalle maçı yapılmasıdır. fenerbahçe'nin emlak bankası göğüs reklamlı formasını gitmektir ve borussia dortmund'un fosforlu yeşil formasının en karizma forma olduğu dönemlerdir de aynı zamanda. sokaklarda gol attıktan sonra bebeto'nun gol sevincini yapmaktır. 1994 dünya kupasında roberto baggio'nun kaçırdığı penaltının futbola dair hatırlanan en sağlam görüntü olmasıdır.

    6-7 yaşlarındayken tayfun'un hadi yine iyisin kasetini ablaya aldırmak için yalvarmak ve kuzenlerden kız olanların bendeniz hayranlığına şaşkınlıkla bakmaktır.

    pazar 92 ve devamı olarak ilerleyen programdaki üzerine basılan platformlu oyunu deli gibi izlemektir. parliament pazar gecesi sinemasının müziğinin o muhteşem linda ronstad-all my life şarkısı olduğunu bilmeden çıkınca durun kalsın demektir.

    serdar ortaç'ın uzun saçını, tarkan'ın ayrık dişini görmektir. yonca evcimik'ten sabah 8.15 vapurunda ve abone'yim şarkılarının dinlenebilecek en muhteşem şarkılar olduğunu sanmaktır.

    10 tane max çubuğuna bir tane bedava max için ömür çürütmek ve ayak kırılınca alçıdaki ayağı kaşımak için max çubuklarını birleştirmektir.

    tetris için oyun sırasına girilmesi ve küçük el atarilerinde gemi oyunu oynamaktır. nintendo'nun da ulaşılmaz bir oyuncak olduğunu sanmaktır. atari salonunda snow bros, mortal kombat, street fighter ve adını hatırlamadığım müstehcen resimlerin oyun sonunda çıktığı oyunları oynamak için bütün parayı jetona basmaktır.

    öğlenci olarak okula gittiğinde sabah tom and jerry'nin bölümlerini elli bininci kez izlemek akşam da iyi bir çocuk olup şirinleri görmeyi beklemektir.

    elinde binbir çeşit saçma sapan oyunlu kalemtıraş olması ve kırtasiyeci olan amcanın verdiği otomatik kalem kutusunu okula götürüp hava basmaktır.

    susam sokağı başlayınca "gün güneşli insalar neşeliiiii" diye bağırmaktır.

    akbank'ın çıkardığı çocuk dergisini almak için bankaya gidesi gelmektir. iş bankasının meşhur kumbarasını ise herhangi bir yerden alınan metal kumbaraya tercih etmektir.

    1998 dünya kupası yaklaştığında playstation işle tanışmak ve winning eleven 4'ü sabah akşam oynamaktır. oyunda hep en hızlı adamlar olan ronaldo, carlos, amokachi, babangida, jarni, shevchenko'yu ve benzerlerini almaktır. yeşil saçlı taribo west'i transfer etmek ve ortaya davids'i koymaktır.

    kadıköy acıbadem'de henüz iş blokları yükselmeden evvel kar yağınca orda kar topu oynayabilmek, köşedeki çeşmenin üstüne kardan adam yapabilmektir. bahariye caddesinin havuzlarına yetişmek ve yine o havuzlara dilek parası atmak, her gün atılan paraları dibe dalarak toplama hayali ile yaşamak demektir.

    okul tahtasında yazan tarihe her gün bakıp "ulan acaba tahtada üç tane 9'un yanyana geldiği 1999'u ne zaman göreceğiz" demektir kendi kendine. 1999'un milenyuma bağlanmasında ise üç boyutlu gözlük alıp show tv'nin karşında beklemek ve hiçbir şey olmuyor diye sinirlenmektir.

    milenyum itibariyle de artık çocuk modundan çıkmaktır, 90'larda çocuk olmak.
    0 ...