yaşar kurt'un "kamyonlar kavun taşır" ismiyle bestelediği, cahit külebi'nin harika şiiri.
"kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm,
kamyonlar kavun taşır ve ben
boyuna onu düşünürdüm,
niksar'da evimizdeyken
küçük bir serçe kadar hürdüm...
sonra alem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak...
sonra alem değişiverdi
ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak...
mevsimler ne çabuk geçiverdi
unutmak, unutmak, unutmak...
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti,
anladım bu şehir başkadır
herkes beni aldattı gitti,
yine kamyonlar kavun taşır
fakat içimde şarkı bitti..."
dizelerine sahiptir. bir şey bu kadar doğrudan ve bu kadar güzel nasıl anlatılabilir. "kamyonlar kavun taşır ve ben boyuna onu düşünürdüm" yani kamyonların kavun taşıması kadar olağan benim boyuna onu düşünmem. şiir açıklayan adam gibi oldum ama galiba her satırını hatta her harfini bu kadar net bir şekilde hissettiğim başka bir şiir daha olmadığından. aklıma, yüreğime hatta dalağıma bile dokunan başka dizeler olmadığından. anadolu'dan istanbul'a gelen bir insan, başka bir şehirde olduğunun bilinci, küçük bir serçe kadar hür olamayacağını bilmek ve kamyonların kavun taşıması gibi boyuna onu düşünmek...
ekleme: bir de o dize var tabii "fakat içimde şarkı bitti", bir insanın içinde şarkı bittiyse esas problem başlıyor galiba.