televole'nin başlayışını, spor programı olduğunu görmek, melih gümüşbıçak'ı bu yolla tanımak demektir. sıdıka'yı, ana kuzusu'nu, bizimkiler'i görmek, reklamlarla sağduyu'yu tanımaktır. telefonla katılınan yarışmaları izlemek, street fighter'ı, hugo'yu, tolga abi'yi bu yolla öğrenmektir. bıkmadan usanmadan tsubasa, power rangers, çılgın bediş görmektir. maske gördüğünde yüzüne takıp kendi etrafında dönerek yeşilleşmeye çalışmaktır, çizgi filmlerde karakter tutmak, o karakterin yerine geçmek, gerekirse karakteri için kavga etmektir. üç küçük ninja'da rocky olmaktır, karate kid, harika çocuk gibi filmlerin etkisiyle karate merağı duymaktır. sabahları hulk hogan'lı yarı çizgi, yarı gerçek programı görerek sarı dev noel baba'ya imrenmektir, 7'den 77'e programında barış abi ile şarkı söylemeyi istemek, çok sonraları barış abi'nin vefatını bir şubat tatili günü öğrenerek her şubatta bu anı anımsayarak üzülmektir. mega taso, dönen taso, televizyonlu taso* gibi kavramları tanımaktır.
turgut özal'a yapılan suikaste, özal'ın vefatına, tansu çiller'in, mesut yılmaz'ın, necmettin erbakan'ın başbakan olduğu yıllara tanıklık etmek, annenin o zamanlar yaptığı "kapanacağız" şakasını ciddiye alıp üzülmektir.
babaya sanal bebek alması için yalvarmak, her seferinde kızlara göre diye reddedilmektir, kazık kadar adam olmaya rağmen hayatta bir sanal bebek sahibi olamamanın eksikliğini duymaktır bazen.
televizyona atari bağlamak, oyun kaseti* takaslarına tanıklık etmektir. süper mario'yu sıfırlayan* büyüklere idol gözüyle bakmaktır kimi zaman. gameboylarda tetris oynamak, uzun gelmesi için alete yalvarmaktır. sokaklarda koşup oynayarak eğlenen, büyük bir kesimi bilgisayarın varlığından habersiz bir nesli temsil etmektir.
2000'li yıllarda yaşayan çocukların oyunlarının, eğlencelerinin bilgisayara endekslendiğini görüp üzülen bir neslin mensubu olmaktır.