bugün

pulitzer ödülsüz yazar

çay kaşığı'nın yazarı ottoman adında manyak bir yer altı yazarının solganı mı diyeyim, yoksa ünvanı mı bilemedim. ottoman henüz popüler olmamış bir yazar ama birkaç yıl içerisinde büyük kitlelere adını duyuracağını düşünüyorum. tabi mermisi tek atımlık değilse. kendisini ilk keşfedenlerden olduğum için gurur duyuyorum. nadir imzalı kitaplarından birinin de sahibiyim. ilerde popüler olduğunda bu çocuğu zamanında ben keşfetmiştim diye hava atacağım.

facebook sayfasındaki biyografi yazsını aynen kopyalıyorum.

ottoman. pulitzer ödülsüz yazar. voltran'ı hatırlayan bir kuşaktan. vücudunun çeşitli yerlerini en az 7 defa kırdı. ilk defa bir yerini kırdığında hugo'yu seyrediyordu. herkes çok uysal biri olduğunu söyler lakin ortalama bir insandan çok daha fazla kavga etmiştir. ama hiçbirini kendinin başlatmadığını iddia ediyor. kavgada bile küfür etmez ama arada argo kullandığı olur. hızlı bisiklet kullanmayı sever ama son kullandığında kolunu 'u' şekline sokmuştur. futbolu sever ama son oyununda kemiği kolundan dışarı çıkmıştır. koşmayı özellikle depar atmayı sever ama bir keresinde düşünce diz kapağını inceleme fırsatına erişmiştir. bütün geçirdiği kazalar sayesinde çok süper bir yara koleksiyonu yapmıştır. ilginçtir, bütün bunlara ve daha nicelerine rağmen hala sakat kalmamıştır. evcil hayvan olarak kartal beslemiştir. doğayı, her türlü vahşi hayvanı, balık tutmayı, kitap okumayı ve yazmayı sever. şu an ankara'da ikamet etmekte ama şehir onu sıkmakta. bağlarından kurtulduğu gün kendisinden bir daha haber alınabilir mi bilinmiyor. eğer hayallerinin peşinden koşarsa bir kaç sene içerisinde ölme ihtimali en az %83,7 artacaktır. peki, koşacak mı? kesinlikle...