bugün

almancı

uzun yıllar önce almaya'ya çalışmak için göç etmiş insanlara ve onların orada doğup büyümüş çocuklarına genelde küçümseyici ve aşağılayıcı bir anlam yüklenerek kullanılan tanımlama.
evet, onlar ne karga kalabilmiş ne bülbül olabilmişlerdir...
iki kültür arasında ezilip kalmışlardır; ilk nesil, ayrıldıkları zamanların sosyal yapısını korumayı ve bunu çocuklarına aşılamayı özlerini korumak olarak değerlendirmiş...
sonraki nesil yaşadıkları çevreye uyum sağlamayı denerken nazi ideolojili alman güruhu tarafından devamlı dışlanmıştır.
almancılar, türkiye'deki akrabalarına da, gerek isteyerek gerek aldatılarak yüklü miktarda maddi katkılarda bulunmuştur...
ancak kolay kazanca alışan insanlar bu yardımlar zamanın şartları altında azalıp kesilince, almancılardan bir fayda görmediğini düşünüp kıskançlıkla onları küçümsemeye çalışanların kullandığı almancı jargonuna kendileri de katılıvermişlerdir.
almancıların bu saf ve karşılıksız iyilik etme merakı hem siyasileri hem de yeşil ve çeşitli renkteki vurguncuları da harekete geçirmiş ve almancılar bu defa akrabaları dışından da kazık yemenin acı gerçeğini iliklerinde hissetmişlerdir.
herşeye rağmen türkiye sevdası, genç yaşlı her almancının yüreğini, bu vatanda yaşayıp birbirine düşmeyi maharet kabul eden bizlerden çok daha fazla kaplamıştır.
hükümetler vergiler yüklemiş,
belediyeler mülklerini gaspetmiş,
akrabalar varını yoğunu cukkalamış,
trafik polisleri her gördüğünde avantasını istemiş,
siyasiler ve vurguncu tüccarlar defalarca kandırmış olsa da;
almancılar bizim kardeşlerimiz olmaktan asla gocunmamıştır.