aykut kocaman

dün akşam konuk olduğu programı izledim, malum kendisi çok fazla röportaj vermiyor. açıkça, eğilip bükülmeden, bildiğimiz gibi yanıtladı soruları. ne alexçiyim, ne aykutçuyum, ne başkancıyım, benim için fenerbahçe hepsinden öndedir ve dolayısıyla da teknik direktör koltuğunda oturan adamın, 7/24 mesaisini kulüp için harcadığını samimi bir şekilde ifade etmesi benim içimi rahatlattı.

konu hakkında çok güzel bir yazı da okuma fırsatım oldu, bu yazıyı referans alarak belli noktalara değineceğim:
http://noavas.blogspot.co...ykut-kocaman-ne-dedi.html

koşu mesafesi ve sprint konusunda sağda solda çok fazla "bu atletizm mi" gibi yüzeysel yorumlara rastladım. bilmeyenler, anlamayanlar ve bol keseden sallayanlar için açıklayalım: buradaki konu yararlı koşu olayı. yani boşa kaçma, pası verdikten sonra alan değiştirme, pres, savunmadaki oyuncuya yardıma gitme ve benzeri şeylerle açıklanıyor. hoca takımın şampiyonlar ligi seviyesinde olmasını istiyor bu konuda ki herkes bunu istiyor. futbol artık sadece kaliteli ayaklarla oynanmıyor ve en standart takım bile iyi mücadele ediyor artık. 125-130 km dedi ki dün, bu gerçekten üst düzey demek. ortalamanın geçen iki sezonda 100'ü geçmediği göz önüne alınırsa, cidden ulaşması güç bir standart ama vaslui ve spartak maçlarında 112 gibi bir rakama ulaşılması bile bazı şeylerin doğru yolda ilerlediğinin göstergesi.

borussia mönchengladbach takımına değindi hoca o esnada. oturup izleyin, youtube videoları vs var. adamlar yüksek pres gücüne sahipler bu bir. ikincisi de mükemmel pas trafiği var. direk oynuyorlar, pası veren koşusuna devam ediyor ve mutlaka bir üçüncü de boş alana koşuyor ki pas opsiyonu çoğalsın. hoca da bunu oturtmaya çalışıyor ki, bu teoride çok güzel. pratikte ise sancılı dahi olsa, mutlaka ısrar edilmesi gereken bir nokta ve destek görmeli.

alex konusu ise basın balonu tamamen. tane tane açıkladı hoca. bu konudaki iyi niyetinden şüphe etmiyorum. buradan da yazılı ve görsel basındaki bombardımana değinmekte fayda görüyorum.

çok fazla yalan haber yapılıyor fenerbahçe söz konusu olduğunda. özellikle de kulübe girişi yasak olan bir gazetenin masa başında yaptığı uydurma haberler, diğer bütün gazetelerde kaynak olarak gösterilerek yayınlanıyor ve kaos oluşturuluyor. diğer bir nokta da imzasız haberler. hoca bu kadar ayrıntılı değinmedi ama suni kaosun, dolduruşun sebebini ve kaynağını işaret etti. fenerbahçe taraftarının daha akıllı davranması lazım bu konuda. geçen sene kimin ne olduğunu hala öğrenemediyse bu taraftar, sadece yazıklar olsun diyebilirim ben de.

değişime değindi hoca bir de. bu değişimin direkt sorumlusu o değil. zorunlu bir değişim var. hoca 10/11 sezonu sonundaki kadrosunu korumayı, takviyelerini de kaybetmemeyi isterdi kesinlikle. darmadağın oldu takım ve buna rağmen geçen sene şampiyonluğa oynadı, bir de türkiye kupası kazandı. şimdi kabuk değiştirmeye başladı tekrar ve bu değişim öyle birden bire gerçekleşmez. herkes bunu menajerlik oyunu sanıyor ve birden bire her şeyin oturmasını bekliyor. keşke otursa da biz hiç hasta olmadan takımı izlesek ama yok öyle bir dünya.

oyuncu ve rotasyon konusunda benim fikrim ve tercihlerim belli. alex mental ve fiziksel olarak hazırsa oynar, yoksa bu takım 4-4-2 çıkar düşüncesindeyim. çok güzel bir kadro var linkte, onu görmüş hoca ve çok hoşuna gitmiş. birini oynatsa diğerini neden oynatmadığı konusunda müthiş spekülasyon yapılıyor ve bu hakikaten çok gerizekalıca. linkteki kadro mükemmel, bence de her maç öyle çıkmalıyız.

oyuncular hakkında söylediği şeyler çok güzel. çok samimice değindi konulara, herkese hakkını teslim etti ve benim içimi fazlasıyla rahatlattı. bir nokta çok hoşuma gidiyor çünkü anladığım kadarıyla hoca hiçbir oyuncuyu tamamen hazır olmadan taraftarın önüne atmak istemiyor. bu çok güzel bir şey çünkü fenerbahçe taraftarı malesef yer yer lüzumsuz ve aptalca tepkiler verebiliyor oyuncusuna. bence oyuncusunu yuhalayan taraftar gerçek taraftar değildir. bazı oyuncuların ise daha cesurca sahaya sürülmesini ve üzerinde durulmasını bekliyorum. umarım hoca böyle yapar ilerleyen haftalarda.

teknik direktör takımı olmak konusunda söylediği her şeye, %100 katılıyorum. nokta.

gruptan çıkarsak ilerleyebiliriz dedi, ve katılıyorum. çok zor bir gruba düştük ve zorluk derecesi çok yüksek maçlar oynayacağız. özellikle hocanın kendisini doğru bir şekilde hiç kıvırmadan avrupa maçlarında başarısız buluyor olması ve bu istatistiğin düzeleceğinin garantisini büyük bir özgüvenle vermesi hoşuma gitti. takıma ve kendisine ne kadar çok güvendiğini gösteriyor.

3 temmuz olaylarıyla birlikte hoca liderlik karakterini ortaya koydu ve bunu eleştirmiyorum. sadece bazı krizlerin daha iyi yönetilebileceği düşüncesindeydim ama artık olan oldu, biten bitti. bundan sonra önümüze bakmalıyız ki hoca da buna konsantre olmuş durumda. kendisi de bu sürece, süreç sırasında kopanlara etrafından geçerek değindi.

neticede benim kafamdaki soru işaretlerinin neredeyse hepsine teoride çok doğru cevaplar verdi. uygulamanın da, öyle veya böyle, bir şekilde sonuca ulaşacağına inanıyorum ve hocayı destekliyorum kesinlikle. referans aldığım yazıdan bir alıntıyla bağlayacağım:

"Fenerbahçe menfaatlerini herkesten fazla düşündüğü ortada; yararlı olamayacağını düşündüğü an görevi devredecek kadar da dürüst, dobra."

her şeyi bu bile özetler. samimiyetine inanıyorum hocanın. şimdiki geçiş sancılı dahi bile olsa, sonunda hepimizin istediği fenerbahçe ortaya çıkacaktır, buna da inancım tam. yeter ki iyi gün ve skor taraftarları bir çenelerini kapasınlar, basındaki yalan haber gazına gelinmesin ve herkes bilinçli bir şekilde hocaya ve hocanın yapmak istediklerine doğru bir şekilde bakabilsin.