murat bardakçı

entry1003 galeri
    412.
  1. geçenlerde, üstad kadir mısıroğlu hakkında bir yazı kaleme almış.
    yazının başlığı ''tükürün!'' yazıyı okuduk ama yazıda somut hiç bir şey yok.
    aklı sıra mehmet akif üzerinden üstad'a tükürtecek.

    hazır, m. akif'in torunu üstada dava açmış, kimi muhafazakar kesimden de,
    tepkiler varken hava da çok müsait. böylesi bir ortam kaçırılmaz deyip vira bismillah demiş,
    atmış ağını bulanık suya balık avlayacak.

    yazısına ''bol bol konuşur, tuhaf kitaplar çıkartır...'' tarifiyle giriş yapmış.
    bol bol konuştuğu da, kitaplar çıkarttığı da doğru ama ''tuhaf''...o da doğru.
    zira, yıllardır resmi tarih yalanlarıyla uyuşmuş beyinler, böyle ezber dışı kitaplar okudukları zaman
    oldukça tuhaf geliyor. ama bugünden geçmişe bakıldığında o tuhaflığın gerçek, gerçek diye anlatılan
    tuhaflığın yalan olduğu o kadar net anlaşılıyor ki,
    hala anlamayan varsa, gaz yoğunluğuna fazla maruz kalmaktan olabilir.

    yazısında, üstadın ''lozan zafer mi hezimet mi'' kitabına atfen ''yazdıklarına bakarsanız
    lozan bir hezimetten ibarettir...'' diyor.
    geçen yıldı galiba, tarihin arka odası isimli programına bir hanım konuk almıştı bardakçı
    lozan konuşuluyordu. oradaki hanım konuk, ismet inönünün lozan da görüşülen maddeleri mustafa kemale
    bildirmek ve ne yapması gerektiğini sormak için telgraf çekiyor, çektiği telgrafı
    m. kemal'den önce lozandaki ingiliz görüşme heyeti okuyor ve türk heyetinin bir gün sonra masaya
    ne tür argümanlarla geleceklerini önceden biliyorlardı.
    güya inönü ve m. kemal de, gizli görüşme yapmış oluyorlardı. diye anlattı.
    bunları kendileri anlatıp katıla katıla güldüler o programda. bu örnek bile lozandaki facianın
    boyutlarını anlamaya yeter.

    yani bardakçı bu yazısıyla, üstadın püskülüyle oynayan bir çocuk gibi görünüyor.
    üstadın püskülüyle oynamayı bıraksa da
    ibrikçi başı erhanla, tarihin arka odasında tarihçilik oynasa daha mantıklı bence.
    0 ...