bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

yazmamam, ders çalışmam gerek; ama aklım o kadar dolu ki yapamıyorum.
kısacık ömrümüzü nasıl da saçma, küçük, önemsiz, hallolabilir şeylere takılarak tüketiyoruz. ne kadar alınganlık, ne kadar kapris yapıyor; nasıl da yoruyoruz hem karşımızdaki insanı hem de kendimizi.
aslında önemli olan kendimiz olmalı normal şartlarda, makbul olanı öyle. bencillik değil bu. kendine hakettiğin değeri vermek.
ama birine çok kapılmışsan, ki bu da kötü bi şey değil, önce ona verdiğin zararı hesap ediyorsun; değil mi? yapma işte.
hayır, tabii ki sev insanları, hatta bir tanesini herkesten, her şeyden çok sev, ama kendinden değil.
pişmanlık yazısı değil bu, özeleştiri.
birine çok ama çok değer veriyorsun, ne güzel. kendinden çok verme ama, sağlıklı değil çünkü.
eğer onun sana, senin ona verdiğinden daha az değer verdiğini anlarsan bi şekilde; kahrolursun. karşılıklılık değil tabii ki, sadece kendini yıpratmamak, yıprattıramak.
eğer kendine, ona verdiğinden daha çok değer verirsen, o kadar çok kırılmazsın.
eğer kendine, ona verdiğinden daha çok değer verirsen, o kadar alınmazsın her şeye.
eğer kendine, ona verdiğinden daha çok değer verirsen, o kadar çok yormazsın, onu da kendini de.
yapma o yüzden. onu sevebilirsin. ona aşık olabilirsin. o da sana olabilir, ne mutlu.
ama ne olur, kendini 2. plana atma.
hayatının tümü olmasın o, en özel, en güzel yeri olsun. ama senden çok olmasın, lütfen..