çok acımasız bir şehir. içinde barındırdığı insanlar da ona çekmiş. ne derler üzüm üzüme baka baka... tek isteğim buradan kurtulmak. ölesiye nefret ediyorum bu şehirden.
uyarı: işbu giri aşırı derecede subjektif bir giri olmakla beraber, sözlük formatına da aykırıdır.
parası olan herkes altına arabasını çekiyor, trafikte tın tın ilerlemek pahasına atlıyor arabasına öyle gidiyor işe. doğduğumdan beri burdayım daha bir tane insan dememiştir ki " toplu taşımayı özendirelim beyler, çevre kirliliğine son vermenin başka yolu yok." inanın hepsi kıçlarının derdine düşmüş durumda.
işyerime gitmek için metrobüse binmek durumundayım zira mecidiyeköy zeytinburnu yolunu , hıncahınç da olsa başka türlü katetmen yaklaşık 2 saatini alır- o da en iyi ihtimalle-. insanların hergün itişip kakışarak otobüse binmelerinden midem bulanıyor.
sonra... öyle tahmin ediyorum ki, istanbul'daki işsizlik oranı daha yüksek diğer şehirlere göre bence. burda doğru dürüst bir hayat yaşayabilmen için en az 4.000 tl maaş alman şart. diğer türlü insanlıktan çıkıyorsunuz. çalışmak sadece karnınızı doyurmaya yetiyor. iş arama hadisesinde de kesinlikle "eve olan mesafe" dikkate alınamıyor, iş yok çünkü!
burada yaşamak isteyen insanlara tek tavsiyem "istanbul'da bi bok yok , burada yaşamayın, cayın o fikrinizden." olacak. hani şöyle bir geyik var ya, "bu şehirde yaşanmaz, gezmeye gelinir bu şehre." diye , aynen öyle abi. çok doğru bi söz.
ulaşım pahalı, hayat pahalı. her şey pahalı.
umarım şansım yaver gider de kurtulurum buradan. tek isteğim bu.